sözlük yazarlarının itirafları

entry163170 galeri ses32
    5035.
  1. * * *

    iç sesimin neden bu iki kelimeyi ard arda sayıkladığını anlamışsınızdır.

    ya da anlayamadıysanız izah edeyim:

    sebebi yine o bildiğimiz başlık, hani şu satırları okuduğunuz.

    sözlük yazarlarının itirafları!

    bir kez daha karşımda...

    bu kez itiraf etmeliyim, bu kez itiraf edebilirim ve bu kez itiraf etmeye niyetlendim. yoksa vicdanım rahat bırakmayacak.

    ceyn haklı sanırım; dök içini rahatla ve uzaklaş. geç bir köşeye istediğin kadar bekle. kimseyi dinlemek gibi bir zorunluluğun da yok, sessizce kal orada... ardına saklandığın müstear isminin sana sunduğu özgürlüğün tadını çıkar doya doya.

    acıktım...

    bu bir itiraf değil. onca girizgah bunun için miydi demeyin sakın. yalnızca acıktım. git tıkın be çocuk, ne sürtüyorsun! mu? yoksa homurtular mı gelecek; unutulmaya çalışılan açlığı hatırlattığımdan bazılarına. duyamam ki, mümkün değil. baştan söyleyeyim oruçlu olanları kızdırmak gibi bir maksadım yok. zira ben de oruçluyum bugün. hoş tutmuyor olsaydım da mümkün değil ya. bu denli düşüncesiz biri değilim!

    acıktım evet ama bunun sebebi sırf sahurda bir şeyler yeme alışkanlığımın olmayışı değil. yoksa açlıkla imtihanımda pek başarısız sayılmam. şu sıralar çektiğim sıkıntıdan olsa gerek. ne yazık ki gece yiyemiyorum. sanki gezegen üzerini gece ile örttüğünde içimi bir sıkıntı kaplıyor. aldığım her besine, sancı ve yanma olarak karşılık veriyor. böyle de lanet, sorunlu bir midem var. neyse artık. sabretmeliyim. hem birkaç saat nedir ki? hmmm bugün bir güzellik mi yapsam kendime? böylesine acıkmışken bir de. evet evet, kendimi ödüllendirmeliyim; gösterişli bir restorantta önüme gelen mükellef sofra ile...

    nereye gideceğimi buldum! uzun zaman olmuştu hem. fiyalar kol gibi ama umurumda değil. sanki her gün, her hafta lüks restoranlara gidebilen, cüzdanı şişkin kodaman biriyim de; kırk yılda bir yaptığım şeyin masrafı yüzünden canımı sıkacağım. koyver gitsin! kararımı verdim, iftara oraya gidiyorum.

    derken...

    hatırladım! neden uzun zamandır gitmediğimi hatırladım. tabi ya! ah benim şu unutkan aklım. lanet olası sandman sebep olduğu uykusuzluklarımdan olsa gerek. oysa ki efsanevi hafızamla bilinirdim eskiden. belki unutmak isteyişimden bir şeyleri, belki de şu çok bilindik sözden; hafıza i beşer nisyan ile maluldür... şimdi dün gibi hatırlıyorum olan biteni. yine böyle keyifli bir günümde sefa pezevengi modunda takılayım istemiştim. tüm gün boyunca gezip tozmuş, epey güzel bir gün geçirmiştim *. günün sonunda da yemek için o mekana gitmiştim. sırayla masaya gelen o leziz yemeklerin tadı ve kokusunu nasıl unuturum?! ama asıl unutmamam gereken detay başka bir şeydi; yandaki boş masanın altında bulduğum bir miktar para! 200 avro* idi. önce gördüğüme inanamamış, sonra etrafı kollamış, fark eden kimse olmadığını anlayınca da ayağımı uzatıp altında saklayarak kendime çekmiştim. sonra da hoop cebe! bunu yaptım... büyük bir ayıp olduğunu umursamadan o parayı cebe attım. sonra ne büyük vicdan azabı çekeceğimi umursamadan o parayı aldım. bahanem de sahibinin belli olmayışıydı. ahmakça!

    hayır gelir miydi o paradan? bi aksilik olmuş muydu sonra? kime ait olduğunu düşünmüş müydüm? ya da nasıl kazanıldığını?..

    bunların hiçbir önemi yok artık. ama şunu iyi biliyoum ki çok da kötü bir amaç uğruna harcamamıştım o parayı. önce soğukta tüm gün boyunca takı satarak çocuklarını okutmaya çalışan o yaşlı teyzeden bir avuç bileklik almış; tanımadığım insanlara dağıtmıştım *. kendisine sıcak bir kahve götürdüğüm için ücretsiz verdiği bileklik de şu an çok sevdiğim birindedir hala. sonra almak istediği gitar için parası yetmeyen arkadaşıma yardım etmiştim. evi çok yakında bir yerdeydi. kısmet böyle bir şey işte. bazılarının ayağına kadar geliyor. paranın geri kalan kısmıyla da iki tane sokak çocuğunu yemeğe götürmüştüm. iki dürüm bir kola! ne çok sevinmişlerdi. dualarıyla belki cennete bile giderim...

    dışarı çıkmaktan vazgeçtim. iftarımı evde yapacağım. çünkü şu an bir çorba ve salata bile o restoranda yiyeceğim yemeklerden çok daha lezzetli görünüyor gözümde. içimi bir huzur kapladı. unutmak istediğim bu anımı itiraf edişimden sanırım. şu son satırları da yazdıktan sonra bilgisayarın başından kalkıp biraz uzanayım. sonra az bi vakit kala hazırlarım kendime bir şeyler.

    sen mi? ister sabırla okur ve inanırsın bu anlattıklarıma; istersen de şu son cümleden sonra "hadi be ordan!" deyip geçiverirsin başka bir mevzuya.

    kal sağlıcakla...
    5 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük