bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım istanbulun
seni aradım kadehlerdeki dudak izlerinde..
ikinci mısra, bir insanın şarkı sözü yazma konusunda ulaşabileceği en uç noktayı geride bırakma durumuna örnektir.
bunu dinlerken; insan olmanın sıradan bir şey olarak kabul ettirdiği, işitilen sözlere tasvir geliştirme özelliğinden ötürü kafamda beliren o kadar çok şey oluyor ki; yok canım, bir insan bunların tamamını düşünerek yazmış olamaz, bu sadece tesadüftür diyebiliyorum.
sevgilisini kadehlerdeki dudak izlerinde arayan insanın içinde bulunduğu halet i ruhiye çift uçlu bir sıkıntı ikilliğidir. hem sevgilisini dudak izinden tanıyacak kadar bilen biridir, hem de sevgilisinin hayatını meyhaneye, alkole hapsedecek kadar anasını ağlatmış durumdadır. ama yine de kendinden geçme arzusuna pezevenklik edecek güzellikte bir şarkı sözüdür bu..