sıcak bir yaz akşamı geride kaldığında,
ağustosun 16 sı biterken,
sessiz sakin bir geceye uzandı izmit.
körfezin üzerine yansıyan ışıklarla,
yıldızların parlaklığı katıldığında,
aydınlandı izmit.
saatler ilerledikçe yavaştan söndü ışıklar,
bulutlandı hava, kapandı yıldızlar
şimdi kararmaya başladı izmit.
17 si başlamıştı ağustosun,
saatler yeni güne doğru ilerliyordu,
dün gibi geçeceği sanılan
sıcak ama huzurlu bir güne ilerliyordu izmit.
ta ki vakit gelene kadardı.
saatler 03.02 yi göstermişti tüm izmitte,
aniden kopan bir gürültü uyandırdı herkesi.
sallanmaya başladığında toprak,
can pazarının içinde olduğunu anladı izmit.
çığlıklar, haykırışlar şiddetlendikçe şiddetlendi,
gözyaşları sağanak gibi çöktü üstüne.
45 saniyede yerle bir oldu izmit.
tüm çığlıklar ve haykırışlar daha da kuvvetlendi.
yıkılan binaların altında can pazarında olanlar
neye uğradıklarını bilmeden yardım eli istediler.
dışarıdakilerde farklı değildi hani.
bir gün öncesi izmit sokaklarında
top peşinde koşan çocuk
şimdi hiç anlam veremediği halde
ağlamakta kucakta.
17'si sabahı olmuştu, gün ağardığında izmit,
gerçekle karşılaşmıştı.
yılların emeğiyle kurulan şehir, dakikadan az sürede
toz bulutu olarak yükselmişti göğe.
geçmişin gülen yüzleri,
kahkahaların kapladığı sokaklar
şimdi yerini acıya, hüzne bırakmıştı kendini.
körfeze yansıyan ışıklar yoktu,
yıldızlar kimse için artık güzel görünmüyordu...