cesur ve doğru bir çıkıştır ama eksiktir. "müslüman bir ülkede kadın olmak istemem" önermesi arkasından "müslüman bir ülkede erkek olmakta istemem" sözünü doğurmuyorsa eksiktir. kadınların baskı altında tutulduğu bir toplumda erkek olarak var olmakta rahatsız edici ve sorunlu bir durum olmalıdır. çünkü nâzım hikmet'in de deyişiyle onlar "bizim kadınlarımız/ ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle / anamız, avradımız, yarimiz" dir.
elbette "bir hataya fatura edilebilecek onlarca kaynaktan, din sadece bir kalemi teşkil eder". ancak ortadoğu islam toplumlarında din, feodal arkaik düzenin ideolojisi olarak ve o düzenin bir çok öğesini modern topluma sarkıttığı için zaten özünde bir çok hatayı barındırmaktadır ve hatalar geçen zamanla katmerlenmekte ve bahsedilen hatalarda "çok önemli bir kalemi" teşkil etmektedirler.
çok aşırı örneklere gitmeye gerek yok. kadının "erkeğe yardımcı olarak" yaratıldığı bizzat dinin savıdır ve yaradılıştan kusurlu olduğu da gerek hadis gerekse kuran tarafından sabittir. bu islami kaynaklara göre kadının şâhitliği yarım kabul edilmekte, mirasta yarım hakka sahip olmakta, ve şartlar oluştuğunda dövülebilmektedir. ve bunun yanı sıra kadının bir "ziynet" olarak görülerek, başka erkeklerin cinsel isteğini tahrik edeceği korkusuyla sosyal hayattan izole edilmesi ve saçının tellerine kadar kapatılması da islâmi kuralların gereğidir. sonuç olarak bu kadar veri bile, kadının müslüman toplumlarda, dini sebeplerle baskı altına alınması gerçeğini gözler önüne sermektedir.
peki bir erkek olarak ben böyle bir toplumda mutlu olabilir miyim? kesinlikle hayır. volkan konak'ın söylediklerine katılıyorum ama biraz da "iyi ki erkeğim" tonundan dolayı eksik buluyorum.