sanırım orta üçe gidiyordum -malum o zamanlar ortaokul diye bişey vardı- deyzeoğlum, abim ve ben anneannemin evinin salonunda portakalla top oynuyorduk. evde portakalla top oynanır mı hiç?!..
ne kadar dikkatli oynasakta birşeyler olacağı kesindi. nitekim, portakalla gol atayım derken abim portakalı elinden kaçırdı ve portakal cam çarptı ve cam kırıldı. üç kafadar oturup bunu inkarın yollarını aradık. abim hemen bir fikir üretti. fikire göre; cam dışardan gelen bir taşla kırılmıştı. hemen organize olduk. ben aşağı inip bir taş buldum, irice. taşı balkona koyduk.
akabinde, hep bir ağızdan bağırarak 'noldu, o seste neyin nesi'gibilerinden nidalar attık. anneannem geldi ve ne oldu diye sordu?...
bizde dışardan gelen taşın ve camın nasıl kırıldığının hikayesini anlattık. birimiz durup diğerimiz anlatıyordu. anneannem taşı atanlara söylene söylene içeri gitti... bir zaman sonra camda yenisi ile değiştirildi elbet.
şimdi itirarf ediyorum anneanne, o camı biz kırıdık. ama sende 3 tane canavar gibi torunu aynı odaya koymamalıydın, bence.
anlayacağınız, bu olay tamamen hatalar silsilesiydi. bir tek camcıya yaradı sanırım.