içtenlik anlayışının sorgulanması gereken insanlarca "samimiyetsiz" olarak etiketlenen çizer.
seneler önce köşesinde, söyleşilerde konuşamadığını yazdı diye, hiç konuşamayacak sanılmıştır. "ee bu hani kekeliyordu, konuşamıyordu." deyip onu yalancılıkla suçlayan insanlar olmuştur mesela. bilerek tutukluk yaptığı zamanlar olduğunu itiraf etmiştir.
çoğu insanlara tarafından beğenilmeyen filmleri sevdiğini o an için söyleyemeyip, köşesinde söylemiştir. metrodaki kayan bandın onu heyecanlandırdığını ama sırf artist duruşunu bozmamak, sakin görünmek için çok sıradanmış gibi davrandığını söylemiştir. iri yarı bir adam tarafından öldüresiye dövüldüğünü köşesinde anlatmıştır. kendisini, hikayelerine sığdırıp insanlara sunmuştur. küçükken altına sıçtığı olayı anlatmış, yolda dinlediği şarkıya klipler çekip artistik hareketler yaptığını söylemiş, "aa aynı ben" dedirtmiştir. sırf buldukları her şeyi dibine kadar sömüren insanlar yüzünden, kendini bazen sırf onlar beğensin diye çizerken bulmuştur.
ne yazık ki, verdiği değer kadarını alamadığını düşünmekteyim. insanların kalplerini başkalarına açmasının çok özel ve önemli olduğunu sanıyorum.
ve, her bir çizgisi aklımı alan çizerdir. çizmeye, resme yeniden dönmemi sağlamıştır.
son olarak,
18 nisan daki imza gününde, memo nun çizdiği bir uykusuz posteri dışında, ersin e ait olduğunu 50 metreden anlayabileceğim bir poster daha almıştım. ama posterin havasını bozacağını düşünerek onu imzalatmak istemedim. heyecandan bayılacak durumda olduğumdan boş bulunup posteri "memo, ersin..." şeklinde devam eden sıradaki masaya sürdüm. ağzımı açmaya fırsat olmadan memo caanım posteri imzalamıştı. sıra ersin e geldi, "bunu ne diye imzalıyoruz?" dedi. eli ayağı birbirine dolaşan ben, "ona gerek yok." deyiverdim. yaptım bunu. başını masum masum eğip "tamam." dedi. yaptığım öküzlüğe mi yanayım, içimde kopan fırtınaları anlatamayışıma mı yoksa o suratını görüp de "oy oy ölürüm sana ben" diyemeyişime mi...
gidebilirsem eğer bir dahaki imza gününde olayı anlatıp özür dilemeyi düşünüyorum. hatırlamayacak tabi ki ama ben yaptığım hatayı kendimce telafi edeyim de...