bir gun bir ses duydum, soyle dedi
haydi bir gulus ol, bir nefes ol, o'ndan bize bir ses ol.
bana gunes'in adi verildi, sems.
iste boyle basladi, benim hikayem.
artık kitapları bırakın ve şems'in ardından gidin. Sevgi onda aşk ondan yanma onda!
Aynaya der ''yüz kere secde etsen hiç yerinden oynamaz. Eğer sonradan olmuş bir çirkinlik varsa onu kendinden bil, aynayı kötüleme. onun yuzunde gordugun bu tek kusuru ondan gizle, cunku o benim dostumdur. o hal diliyle der ki, bu elbette olmaz."
simdi ey dost, aynayi elime ver de bakayim diyorsun. buna bir bahane bulamiyorum, sozunu kiramiyorum, ama gonulden bir bahane bulayim da aynayi sana vermiyeyim diyorum. cunku senin yuzunde bir kusurun var desem, belki ihtimal vermezsin, eger aynanin yuzu kusurludur desen daha beter olur. sevgi birakmaz ki bir bahane bulayim. simdi diyorum ki, aynayi eline vereyim, ancak aynanin yuzunde bir kusur gorursen onu aynadan bilme; aynada sonradan olmus bil! onu kendi hayalin bil, yahut kusuru kendinde bul! bari benim yanimda aynaya bakma. sart odur ki aynanin yuzunde kusur bulmayasin. eger kendine de kusur bulamiyorsan, bari o kusuru bende bul ki aynanin sahibiyim, aynayi kotuleme!
onun tek derdi kendisini anlayacak birini bulmaktı. o yıllarca kendine müridi olacağı şeyhini aradı fakat onun ilmi buna engel oldu. ta ki rüyasında aşk'ını bulana kadar onun için neler verirsin dediler. sesi titremedi bile başımı feda ederim.
onun içtiği şarap bile ona mubahtır. çünkü o deniz gibidir. Eğer bunu (şarap içmeyi) alçak bir insan yaparsa ona ekmek bile haramdır.