hacım ne diyordum? hah yine bir gün dağa intikale çıktık. sırtta da 40 kilo yük, hava desen zifiri karanlık. yürü allah yürü. arkada nihat kahveci adında çok kalender bir çocuk var, yarım şişe suyunu paylaştı benle. neyse hacım gece görüşünü taktım araziyi tarıyorum, gözüme "bucak" tabelası ilişti. dedim bizim yarbay'a "gomtanım, doğru yoldayız." neyse hacım devam ediyoruz, ara ara silah sesleri öncesinde baya bi uzaktan ışık çıkıyor ben başlıyorum 1001, 1002 neyse takribi uzaklık 44.83 kilometre. neyse yürümeye devam ediyoruz hacım, asfaltı aştık güneye doğru devam ettik, derken saat 02:00 civarında soluğu inferno'da aldık. bir ruslar var agam anlatamam. kamuflajlar da seksi gösteriyor hani. peder duymasın, şişe açtırdım hacım. neyse bizim yarbay bir baktı saate, saat 04:00, sabah içtimasına yetişemeyecez, hemen aldı telsizi eline, çağırdı 4 tane skorski. skorskilerden halatlar sarkıtıldı hacım, biz inferno'dan o şekilde tahliye edildik. heyecan üst düzeyde, yarbay dedi, "bilalim" severdi beni ha, "bilalim şu karşıdaki skorski'ye alayabilir misin?" dedim "atlarım ama şarjör değiştiremem, 15 günde bu kadarını öğrenebildim" neyse hacım bir atladım, skorkski'nin biri ağaçtan kaçmak isterken açmasın mı arayı? ben de atlamış bulundum bir kere bir yapıştım helikopterin alt kısmına, bıçak ağızda! güç bela bindim. alkış kıyamet. saat 05:30'da büyük bir gururla üsse geri döndük.