17 ağustos 1999 marmara depremi

entry569 galeri
    82.
  1. kıç üstünde otururken sadece televizyonlardan radyolardan bilmem neden aklında zihninde kulağında kalmış olan bu olayı anımsatan izlerle ve bilgilerle konuşmak ve hatta yazmak elbette kolaydır bu konu hakkında.

    yazmadan önce bu yazıyı tamamlayabilecek gücü kendimde bulmak istiyorum. umarım bitirebilirim.

    her zamanki gibi bir akşamdı. yalovada bir akşam daha bitmişti okulumdan dönmüştüm eve atmıştım kendimi. üst kata çıkıp o zamanlar kurcaladığım chat zımbırtılarıyla uğraşıp yaşıma başıma basmadan milletle uğraşmaya çalışıyordum yine. yemek falan derken normal bir günü bitmişti bir çocuğun. normal bir hayat sürüyorduk mutlu mesut. hatırlıyorum bir internet cafe olduğunu ve bir de polikliniği,çocukluğumun geçtiği..

    o geceydi işte. o normal günün sonunda kalktığım geceydi odama dair tek hatırlayabildiğim babam beni kaldırmış götürürken geriye baktığımda annemin yanına almakta olduğu kardeşimdi. diğer kardeşim de babamın diğer kolundaydı ve ben odama bakarken sadece duvardan düşen çerçeveleri görebiliyordum.

    saatlerce anne ve babamın odasında bekleyişini hatırlıyorum çocukluğuma dair hiçbirşeyi hatırlamadığım kadar net. her anını hatırlıyorum o odada bekleyişi. hiçi. ne olacağını bilmeden sadece beklemeyi. en üst kattaydık ve asansör çalışmıyordu. merdivenlerin ise parçalanmış ve düşmüş olduğu gibi birşeyler hatırlıyorum sanki.. ve özellikle hatırladığım babamların yatağının ayakucunun yüksek olması sebebiyle tam karşı duvardaki dev gardrop tam onların üstüne düşerken o birazcık yükseltiyle takılmıştı öylece duruyordu. evet o gün orası dayanmasaydı, eğer o gün onlara birşey olsaydı şu anda ben kuvvetle muhtemel bunları yazamıyor olacaktım. işte o 15-20 cm kurtarmıştı onları. sadece 15-20 cmde bir insanın kaderi işte böyle değişirmiş,o günden izi kaldı bunun.

    babamın bir telefonu vardı unutmam hala durur evde saklamıştım o gece yüzünden,siemens. dışarı baktığını ve tam cadde köşesinde biz varken karşı taraftaki binaların(yaklaşık 25-30 tane) üstüste yaslanıp harabeye döndüğünü söylediğini hatırlıyorum. ve arabayı da görememesiyle sadece o anki panikle eniştemi arayışını hatırlıyorum. onların bu telaşına karşılık verdiğim tek tepki kardeşlerimle gecenin bir yarısında iki üç itfaiye ışığı, o an milyonlarca insandan geldiğini hissettiğim çığlıklar ve telefonun o yeşil ışığı eşliğinde oyun oynamaktı oysa. sadece bu doluydu eve dair hatırladıklarım benim, babamın yüzbinlerce kez eniştemi araması ve ulaşamaması.. bizim oynayışımız.. annemin panik halinde o annelik duygusuyla bizi korumak ister gibi deli gibi sarılması.. yüz binlerce kez aynı sahne,tekrar,tekrar,tekrar.. ve sadece bir kapıdan çıkışın tek bir saniyesi ve karanlığa adım atmak... o karanlığa sarılıp dalmak..

    o karanlıktan çıktığım an iskele gibi bir yerdeydim.. bomboş yollar karmakarışık bedenler karmakarışık çığlıklar ve yıkık binaları hatırlıyorum. eniştemin izmir-yalova arasını mucize bir saatte alışına babamın şaşırışını da,eniştemin babama sarılışını da.. hepsini an be an.. ve sadece arabaya binip,geride tüm anıları,tüm oyunları tüm oyuncakları bilinmezliğe atıp gidişimizi.. yine o tatlı karanlığı.. uykuyu..

    evet yıllar geçti üstünden ve şimdi insanlar duygusuz ve belki cool olmak uğruna ölümü ve ölümden dönülen o tek adımları unutuyorlar.. hiçbirşey denemez. hiçbirşeyle suçlanamaz. hani bir laf vardır ya bunda harbiden öyleydi;

    (bkz: anlatılmaz yaşanır)

    geçti.. şimdi yalovadan kalan tanıdıklarla her yaz konuşurum,doya doya.. çocuk yaşımda hissettiklerimi hatırlarım.. o çocuk cesaretini.. o zaman umursamadığım ama benden neleri almış olan bu depremi.. ve evet şimdi aklıma geldi,en feci manzarası dönüşün.. eniştemle giderken arabada, arkaya doğru baktığımda sadece tek birşey görmüştüm. ve şu anda bile hatırladığımda kanımı donduruyor yeniden ve yeniden ve yeniden. bir fabrikanın patlayışını hatırlıyorum uzak gibi duran aslında yakında olan,insanların o gazdan kaçışını fakat tıpkı bir çizgiye dokunmuş gibi tek bir saniyede yığılışını,kaçan aileleri.. tam bir felaket..

    inşallah, ne ben ne sen ne o,hiçbir insan evladı böyle bir felaketi,böyle bir acıyı yaşamaz bir kez daha..

    kader değiştirmek,yenilik ne kadar iyi gelir değil mi? evet şimdi belki,ama bir çocuğun özlediği oyuncağı yarısı kopuk 8 sene sonra alışını ve o felaketi hatırlarken hissettiklerini bilemezsiniz. dedim ya,anlatılmaz,yaşanır..
    1 ...