bugün denize gittim. arkadaşımla denizde yüzüp eğlenirken, 9-10 yaşlarında biri erkek biri kız -sanırım kardeş- iki çocuğu gördüm. eğlendikleri belliydi. dibe dalıp ayaklarını üste getiriyorlar, kendi deyimleriyle "helikopter" yapıyorlar ve bunu en uzun süre yapmanın uğraşını veriyorlardı. birbirimizin konuşmalarını duyacak kadar yakınlaştığımızda ise sıkça söylenen "okey" ve birkaç kelimeden yabancı olduklarını anladım.
sonra yaşlıcana bir abla sokuldu yanlarına. çocukların annesiymiş meğer. çocuklar annelerinin verdiği güvenle bana selam verdiler. selamını aldım ve lise hazırlık sınıfından kalma ingilizcemle sohbet etmeye başladım. denizin temizliğinden, hollandada denize ayağını bile sokmanın imkansız olduğundan, güney sahillerimizi gezdiğinden bahsetti. sonra annesi de söze katıldı. 3 sene önce bir bina inşa ettiklerini, birkaç hafta tatile gelip memleketlerine geri döndüklerinden söz etti.
sonra ilk baş yapmamız gereken şeyi yaptık ve çocuklarla ben tanıştım. ismimi söylediğinde o kadar mutlu bir şekilde "memnun oldum" dedi ki anlatamam. meğer çocuğun türk birisiyle ilk konuşmasıymış. o mutlulukla çocuk oynamasına devam etti ve gitti.
dün akşam da çocukların bulunduğu bir ortamdaydım. ve inanın türk çocuklarıyla hollandalı arasında hiçbir fark yoktu. evet, insan çocuklardaki gibi sevgiyle dolu olduğu sürece sanırım hayat umut saçmaya devam edecek.