ev halkından herhangi biri,herhangi bir arkadaş,ben mutfaktayken su istediğinde bardağa suyu doldururve dayanamaz,doldurduğum bardaktan bir yudum içerim.sonra suyu isteyen kişi çakmasın diye ağzımı siler hiç bir şey yokmuş gibi davranırım.
hayvansal bir açlıkla sofraya oturup bir iki lokma yemek yer ver ardından sadece bir iki yudum su içme niyetiyle su bardağına sarılır kendi kendime ,bak sadece bir iki yudum içeceksin diye telkinde bulunduğum halde dayanamaz bardağın tamamını içer karnımı şişirir ve suyun tamamını içtiğim için pişman olurum.
çemberlitaşta yol boyunca dizili olan bir kaç restorantın önünde yemek yiyen turistler bazen dikkatimi çeker ve her lokmadan sonra bir yudum su içtiklerini görür,şu gevurlar ne garip insanlar derim.
yaşlanınca,ihtiyarların kaynara yakın ılık su içme zorunluluklarını her gördüğümde,ihtiyarlayınca ben de suyun orijinal tadından mahrum bir su tüketme yoluna gidecek miyim diye düşünürüm.
buz gibi su içip dişlerimin ve alnımın çatlamak üzere olduğu anlarda bir sonraki yudumum bu kadar büyük olmayacak der,suyun soğuk olmasının verdiği lezzetle daha hayvansı bir yudum alarak daha büyük bir mallık yaparım.
manzara resimlerinde gördüğüm dere ve denizleri aynı doğallıkta yapabileceğimi zanneder,her defasında sıçarım.