intihar etmenin cesaretle ilgisi olmadığı için, intihar edecek cesaretin olmaması gerçek manada intiharın yakınından bile geçmiyor olmak demektir..
intihar ne kendi ölümünü seçmek gibi mistik/felsefik özellik taşır. ne de bu dünyadan korkmak gibi bağnaz bir anlam biriktirir.
intihar etmek, etmeye meyillenmek, düşünmenin sınırını geçmektir.
herkes her an bir şeyler düşünebilir, ki bu düşünceler ne kadar geniş bir yelpazede yankı bulsa da-kabul ediyorum çok geniş bir alan-aslında dört duvar arasında geçer..
insan kendini düşsel alemlerde, imgelere kanat takıp uçuruyor, paradoksal kanatlarla onlara özgürlüğün sonsuzluğunu vaad ediyor zannetse de, aslın da bütün o uçuk, kaçık, çarpıcı düşünceler dört duvar arasın da geçer. o duvardan o duvara çarpar, ama çok istisnai durumlar harici asla belli bir sınırı geçemez.
düşünceler o sınırı geçtiğin de, insan ölümü çok mantıklı veya manalı bulabilir. her ne kadar ölmek istiyorum kelamları dilimiz de çok sık yankılansa da, gerçekten ölüme gitmek o sınır geçilmediğin de mümkün değildir. insan ölüme kendini en yakın hissetiğinde adeta ayağını eşikte varsaydığında dahi her zaman hayata daha yakındır. eğer bir insan ölüme karar verebiliyor ve bu fikri fiil haline getirebiliyorsa düşünce sınırlarını geçmiştir. bunun cesaretle ilgisi yoktur..
doğal olarak intihar edecek cesareti olmaması gibi bir durumda söz konusu değildir..