lise de sayısal bölüm okumuş, öss ye ilk girişte sayısal bir bölüm kazanmış, sevmeyince tekrar girip sözel bölüm okumuş biri olarak söylüyorum ki;
sozelcilerin zeka duzeyinin dusuk oldugunu sanmak 3 yıl beraber okuduğum sayısal öğrencileri için bir ibadettir.
şöyle ki; bizler fizik sınavı için bir hafta önceden çalışamaya başlarken onlar edebiyatı son geceye bırakabiliyorlar ve bizim fizikten aldığımızdan çok daha yüksek bir puan alabiliyorlardı.*
biz öss ye deli gibi, çılgın gibi çalışıp, optikle, trigonometriyle, hücresel solunumla uğraşırken, onlar; çoğu insan için okunması zevk olan, osmanlı tarihi, fecri ati edebiyatı gibi sıkmayan, gerçek sosyal çevreden entelektüel kazanım sağlayan, konularla ilgileniyordu.
ve sonuç malumunuz. onlardan doğru dürüst çalışanlardan çoğu kazanırken, bizde soruların zorluğundan, kontenjan daha çok olmasına rağmen çalışanların çoğu kazanamadı.
bitti mi? tabii ki hayır.
hikaye devam etti, onlar psikoloji vb. bölümünde, ferah ferah okuyup pek azı yaz okulların da sürünürken, sayısal öğrencileri mühendislik fakültelerinde bilmem kaç haneli sayılarla boğuşup, yaz okulunun duvarlarını aşındırdı..
sayısalcı iyi bir çevre yapmak, sosyal hayata akmak için yanarken, bir yandan dersler bir yandan stajlar perişan oldu.
sözelci, eğlenerek, gezerek, bazen çok çalışarak üniversiteyi bitirdi..
sayısalcı, çalıştı çalıştı, çalıştı ve bilmem kaç yılda mezun oldu.
düşünün ben üniversiteye normalden 2 yıl geç başlamama rağmen bitirdiğim de bir sürü arkadaşım, hala mezun olamamıştı..
evet sayısalcı arkadaşım, sen çok zekisin zeka düzeyin gerçekten yüksek, bunu kabul ediyorum..
peki mutlumusun ha hacımınoğlu.. ******