ne olursa olsun üzmüştür ölümü. sonuçta 20. yüzyılın elvis presley ve the beatles'tan sonraki en büyük üçüncü müzik ikonuydu. hangimiz onun danslarını beceriksizce taklit etmeye çalışarak büyümedik? hangimiz bulduğu ilk cilalı zeminde fırsat bu fırsat deyip moonwalk yapmaya çalışmadık ki?
hem '80'lerin, hem de '90 başlarının müzik adamı olduğu için genç veya yaşlı bütün kesimler üzülmüştür ölümüne. hüngür hüngür ağlamaktan değil, ölümünü duyunca küçük de olsa yaşanılan şok etkisinden bahsediyorum. belki uzun zamandır "invincible" albümü dışında çok da müzikle işi olmamıştı, çocuğunu pencereden sarkıtması gibi delilikleri dışında gündem olmuyordu. ama yine de yaşıyordu, bir efsanenin yaşadığını biliyorduk biz. onu özellikle dinlemeyen ama müziği çalındığında "işte michael jackson" diyen birkaç milyar insan bile onun "bilinçsiz" fanlarıydı. işte michael jackson da buydu zaten, kendisini özel olarak dinlemediğimiz, müziğinin kendisini dinlettiği, dansının insanları dans ettirdiği insan... bu yüzden herkesin sevdiği müzik türüne uygun olarak dinlediği, "benim şarkıcım" dediği birisi değil, rockçının da popçunun da ortak ilgi alanıydı.
bu yüzden üzüldü herkes ölümüne. belki müzik hayatı aktif olmasa bile kendisi hâlen hayatta olan bir efsanenin, bir ikonun ölmesine... o adamın artık yaşamadığından, elvis presley, marilyn monroe, the beatles gibi salt bir "nostaljik obje" olarak anılarda kalacağından ötürü...