akşam olunca aramıyorum artık seni.
gözlerim kirli bir teneke parçası gibi
düşmüyor denize ve suya. ki sular
her gün batımı kirletilmiş bir haldedir bilinmeyen
bir eskici tarafından. o yüzdendir denizler bir yere dökülmez.
çöplüktür çünkü o ve eski aşıklar cirit atar kıyılarında,
kıyılarına eski sevdiklerini atar. kurcalar zaman
bırakılmış düşünceleri ve düşündükçe kanar.
denizler hiçbir zaman kan rengini tutmaz.
akşam olunca aramıyorum artık seni.
gözlerim bakmıyor ve görmüyor sonraki
gün gelişini. gelmesin diyorum içimden zaten
belki daha çok unutur zaman sonraki günle geçmişi. ki geçmiş
dediğin üç beş çocuğun ilk okul anı defterinin ilk sayfasındadır
sonraki sayfalar unutkandır, anımsamaz birşeyi.
akşam olunca aramıyorum artık seni.
vazgeçtim senden, önce kendimden. bıraktım ümitlerimi
mahallenin en hayta çocuğunun yatak odasına, kim alırsa alsın
isterse kaybetsin umurumda değil.
çünkü inançsızım artık, inanmıyorum kimseye, geçmişi inkar ettim ve
baştan yazdım tarihi. inanmıyorsan bak,
çin seddinin sadece ve sadece uzaydan görülmesi için yapıldığına inanmak çok keyifli.
piramitlerin aslında ters yapıldığına ve malzemeden çalındığına inanmak ve
900lü hatların aslında 1900lerden kalma eski bir hastalık olduğuna inanmak çok keyifli.
akşam olunca aramıyorum artık seni.
çünkü gözlerimi kaybettim.