onlarca şarkı yazmak istiyorum sana.. onlarca şiir..
dünya üzerinde henüz kimsenin bulmadığı özlü sözler.. içimdekileri anlatacak..
ama bulamıyorum, yazamıyorum..
yazamam ben öyle.. hiç yazamadım..
sadece yazmamak da değil ki.. söyleyemem de ben öyle hislerimi kolay kolay.
hiç söyleyemedim..
günlerce, aylarca izledim seni.. gözlerini, bakışlarını, yürüyüşünü, gülüşünü, sevinci, hüznünü.. ama farketmedin sen.. belki de farkettin kimbilir. ama farkettiğini belli etmedin.. ya da ben anlayamadım.
şimdi göremiyorum seni, bir süre daha göremeyeceğim bunu da biliyorum..
ama görmek istiyorum.. tekrar gülüşünü izlemek istiyorum..
eğer ki dersen geçmişe dönsek bana hislerini söyler miydin diye.
hiç düşünmeden söylerdim de diyemiyorum.. ama bilmeni çok istedim.. isterdim..
bilmeni isterdim gülüşünle daldığım uykuları, hüzünlü gözlerinle haram olan gecelerimi, her gece yatmadan önce sana dair dualar ettiğimi, hiç çıkmadığın düşlerimi..
ama bilmeyeceksin güzel gözlüm..
bir kez dokunmak için herşeyden vazgeçeceğim ellerini hiç tutamayacağım ben belki de.. oysa ne kadar cok isterdim narin ellerini avuçlarıma almayı, sevmeyi..
ben farklı biriyim belki de. hislerini söyleyemeyen.. belki de sen tam tersisin.. ama karşıdan bir adım gelmeyince sen de içine gömdün hislerini.. işte bu içimi kemiriyor. her gece öldürüyor beni..
sen bu yazıyı okumayacaksın hiçbir zaman. olur da okusan bile benim sana yazdığımı bilmeyeceksin..
başka birinin, başka birine duyduğu aşk sanacaksın.. ne güzel diyeceksin..
seni bilmeyecek olsan da çok seviyorum, seveceğim de..
olur da bir gün bu inadımı kırıp sana sevdiğimi söylersem bu yazdığımı okutacağım sana.
gercek hislerimi o zaman anlayacaksın..
o günü bekleyeceğim sevdiğim.
sonsuza kadar bile olsa.