namaz kılmak kabe ye tapmaktır

entry2 galeri
    ?.
  1. bu sözü söyleyen civciv lutherlere yine kur'an-ı kerim'den cevap verilmelidir;

    [Bakara Suresi, 142-153]

    142. (Medine'deki yahudi ve münâfık) birtakım beyinsiz insanlar: "(Müslümanları) üzerinde bulundukları, (eski) kıblelerin(i Beyt-i Mukaddes)ten (Kâbe'ye) çeviren nedir?"(1) diyecekler. (Resûlüm!) De ki: "Doğu da Allah'ındır, batı da. O (kullarının iyi niyet ve amellerine göre) dilediğini doğru yola iletir." [krş. 2/115]

    143. (Ey müslümanlar!) Böylece sizi dengeli (seçkin ve adaletli)(2) bir ümmet kıldık ki, insanlara karşı (adaletin örneği ve hakikatin) şâhitler(i) olasınız ve Peygamber de sizin lehinizde şâhit olsun. (Resûlüm! Biz vaktiyle arzulayıp da şu anda) yöneldiğin kıble (olan Kâbe')yi ancak (sen) Peygamber(im')e uyanları, topukları üzerinde geri dönen (münâfık ve mürted)lerden ayıralım (da onlar bilsinler) diye kıble yaptık. Gerçi bu (çevrilme) elbette Allah'ın doğru yola ilettiği kimselerden başkasına ağır gelmektedir. Allah sizin imanınızı (Mescid-i Aksâ'ya yönelerek kıldığınız namazlarınızı) asla zâyi edecek değildir. Şüphesiz Allah, insanlara karşı çok şefkatlidir, çok merhametlidir. [bk. 4/41; 22/78]

    144. (Resûlüm! Kıblenin Kâbe'ye çevrilmesi hususunda vahyin gelmesi için) yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Şimdi seni elbette hoşlanacağın bir kıbleye çeviriyoruz. Artık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram (Kâbe) tarafına çevir. (Ey mü'minler,) nerede olursanız olun (namazda) yüzlerinizi o yöne çevirin. Şüphe yok ki, kendilerine kitap verilenler, bunun Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu pekâlâ bilirler.(3) Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.

    145. (Resûlüm!) Andolsun ki, sen, kitap verilen (yahudi ve hıristiyan)lara her türlü âyeti (mucize ve delili) getirsen bile (inatlarından)(4) senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Andolsun ki, eğer sana gelen ilim (vahiy)den sonra onların arzu ve heveslerine uyarsan, mutlaka sen de zalim (hakkı çiğneyip kendisine yazık eden) kimselerden olursun.

    (Yüce Allah'ın Kur'an geldikten sonra ona uymayıp da, kendinin veya Ehl-I Kitab'ın arzu ve heveslerine, çıkarcı isteklerine uymanın zalimlik olduğu hakkında Resûlü'ne yaptığı bu uyarı bütün inananlaradır.)

    146. Kendilerine kitap verdiklerimiz (Muhammed'in vasıflarını, kitaplarında gördükleri için) O'nu oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken onlardan bir grup, bildikleri halde gerçeği gizlerler. [bk. 2/76; 6/20]

    147. 'Hak ve gerçek' olan Rabbinden (gelen)dir. Bu hususta asla şüpheye düşenlerden olma!

    148. Herkesin (ve her toplumun) yöneldiği bir yön (bir kıble ve bir istikamet) vardır. Öyle ise (ey mü'minler!) Hayır işlerinde yarış edin! Nerede olursanız olun, Allah hepinizi (mahşerde hesap için) bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.

    149. (Resûlüm!) Her nereden (yola) çıkarsan çık, (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Bu (emir), Rabbinden (gelen) mutlak bir gerçektir. Allah yaptıklarınızdan asla habersiz değildir.

    150. (Yine) her nereden (yola) çıkarsan çık, (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. (Ey mü'minler!) Siz de nerede olursanız, yüzünüzü onun tarafına çevirin ki, (diğer) insanların aleyhinize (sizi küçük düşürecek) bir delili olmasın. Ancak onlardan (ulu orta konuşarak) zulmedenler hariçtir (Bunlar yine de edepsizliğini sürdürebilir)(5). Artık siz onlardan korkmayın, benden korkun (ve o tarafa dönün) ki size olan nimetimi tamamlayayım, böylece doğru yolu bulabilesiniz.

    151. Nitekim (size nimetimi tamamladığım gibi) içinizden, size âyetlerimizi okuyan, sizi tezkiye eden (şirkten, maddî ve mânevî kirlerden ve kötülüklerden temizleyen), size Kitab'ı ve hikmeti (ve O'nun hükümlerinin uygulamasını) öğreten ve bilmediklerinizi bildiren bir Resul gönderdik. [bk. 3/164; 62/2] 152. O halde beni (ibadet ve itaatle) hatırlayın ki, ben de sizi (sevap ve mağfiretle) anayım; bana şükredin (ibadetsizlik ve itaatsizlikle) bana nankörlük yapmayın.

    (insanlardan bir kısmı sahip olduğu dünyalıklarla sevinmekte, övünmekte, diğer bir kısmı da maddî/teknolojik ürünleri icat edenleri veya kendisinde güç görüp kahramanlaştırdığı şahsiyetleri övmekte ve onları şükranla anmakta iken; buna karşılık kendisini yaratan ve sayısız nimetler lütfeden Allah'ın yüceliğini ve O'na şükrünü, kulluk borcunu unutmaktadırlar ki bu da tam anlamıyla nankörlüktür. Allah'a ibadet ve itaatle şükrü yerine getirmek, nimeti artırır, basireti açar, berekete vesile olur. Emirlerine muhalefet etmek/karşı çıkmak ve itaatsizlik ise, küfür ve nankörlük olup azabı artırır.) [bk. 14/7]

    153. Ey iman edenler! Sabır ve namaz/dua ile (Allah'dan) yardım isteyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir. [krş. 2/45-46]

    (Âyet-i kerîmede geçen sabır ve namaz, karşılaşılacak güçlüklerin çözülmesi için Allah Teâlâ'nın yardımını sağlayacak bir vesiledir. Sabır; cesaret, zorluklara göğüs germek, direnmek anlamında da ahlâkî bir disiplindir. Namaz; gönlünde Allah sevgisi olan, O'na saygı duyan ve O'nun huzuruna çıkacağına inanan kimsenin iman ve itaatinin bir göstergesi, dînin direği ve kulu Allah'a yaklaştıran bir ibadettir.)

    Dipnotlar:

    1-Resûlullah Medine'ye hicret ettiği zaman 16-17 ay Kudüs'e yönelerek namaz kılmıştı. Bunun üzerine yahudiler kendilerine pay çıkararak şımardılar, münâfık ve müşrikler de ileri geri laf etmeye başladılar: "Muhammed nereye yöneleceğini bilmiyor." dediler. Cenâb-ı Hak da Resûlü'nün niyazı üzerine aşağıdaki âyetlerle Kâbe'ye dönülmesini emretti.

    2-Âdil olma vasfı Buhârî'nin ifadesidir (Zebîdî, XI, 63). Vasat (dengeli) ifadesi; orta, ifrat ve tefritten uzak, mûtedil, hayırlı, âdil ve mümtaz gibi anlamlara gelir. [bk. 3/110]

    3-Çünkü Resûlullah'ın her iki kıbleye yöneleceği kendi kitaplarında yazılı idi.

    4-inat ve taassup, nefsin imanla terbiye edilmeyişinden ve Allah'a tam teslim olmayışından ileri gelir.

    5-Yani yahudiler: "Muhammed dînimizi terkediyor fakat kıblemiz Kudüs'e yöneliyor."; müşrikler de: "Ceddi olan Hz. ibrahim'in kıblesini bırakıp yahudilerin kıblesine dönüyor." dediler. Bunun gibi islâm'a uymayan islâm dışı her grubun da gönlünce yöneldiği bir yönü vardır ki müslümanları da Allah'ın yönünden ayırıp kendi yönlerine çevirmek için gayret sarfederler.
    4 ...