güneyden geliyorum kanım soğuk demek biraz üşüdüm, az biraz yüzüm kuzeye dönük durmuş, saldım yıllanmış kollarımı şimdi arabalar yaklaşıyor karşıdan her şeye rağmen gülümsüyorum.
meşe mantarı çarptı gözüme gidip alsam zehirleme ihtimali içimi koyulaştıran *.malboro reklamında kovboy kement atıyordu ya okadar gücüm var kement atsam.
vazgeç hayır bu isteksizlik neden ? rüzgar deri ceketimi hışırdattı birden irkildim
-kıpırda hadi kıpırda! sesi midemden...
güneyden geliyorum ağzımda acı melankoli tadı,kuzeyli adamların açlığı bedenimi sarmış.yok olmaz erken daha sıcacık baharlarım soğumasın bir tomurcuk patlamasın mevsimsiz başka renkler düşmesin toprağıma...
yapayalnız nehir kenarında otururdum düşler kurardım.''yıldızlar tek tek sayılmaz '' derdi dedem inanmazdım akşam yemeklerinden sonra nehire koşardım, gece yarılarına kadar yıldız sayardım işte bir iki üç...
o vakit irkildim, saymakla bitmeyen ne vardı.dalmıştım, kuzeyli zengin züppelerin gürültüsüyle irkildim yine.iç cebimde olmalı sigara hemen yaktım. bulvara doğru taksileri takip ederek giderim.güneydeyken de böyle yapardım.
balkonlarda sardunyalar, pencere kanatlarında koyu renkler vardı tanıdık bir şeyler mi vardı sanki şafaktan beri uykusuzum evet.
terminalde bir kadın oturmuştu yanıma elinde iğreti bir zarf gözlerinde kurşuni bir zerafet sırtındaki kadük mantoyla birleşen vücudunu saatlerce seyretmiştim.turnikelere dönüktü yönü saatlerce oturduk yan yana arada sırada bakıp gülümsüyordu,yorgun dudaklarımla ben de ona gülümsuyordum.öylece donakalmıştık sanki aklıma binlerce hatıra yağıyordu sanki...
hiçbir şey söylemedi,yavaşça yerinden kalktı çıkış kapısına yöneldi.elindeki zarfı düşürdü ansızın farkında değildi hemen koşup zarfı ona vermiştim.sustu hiçbir şey demeden çıktı gitti.çekip gitmişti kafamı kaşıdım, valizlerimin yanına gittim, terminaldeki kalabalıktan tiksinti gelmişti.göçmen kuşlar misali insanlar uzaklara gidiyordu...
sonra yine düşündüm zarfı düşüren kadını görüyordum hayal meyal oysa o çoktan batı seferlerinden birisine binip gözden kaybolmuştu galiba.tanrım başım zonkluyordu ,elveda bile dememişti hala neden onu düşünüyordum!
morarmış dudaklarım titredi ,yapayalnız bir adamın belgeselini yaşıyordum;
----güney kıyılarında adına takvim yaprakları düşürdüğüm sıcacık melteme ufurduğum kadın neredesinnnnnnnnnnnnnnnn!!! avazı bırakmıştım kayaların üstünde.
----uzakları gözleyen o adam bendim içimdeki koskoca ormanı yakan kadın nerdesinnnnnnnnnnnnnnnn!!!
----seni bekledik bütün liman, balıklar ve şişmiş yelkenlerle hani söz vermiştin gelicektin sabah erken ya da geç!!!
----midye kabuklarından ılık kolyeler, yosunlardan gölgelikler yapmıştım bak haber yok senden.buzulllar ayaklarıma erişti nerdeyse küf tuttum bulandım buğulandım!!!
----bakmam artık bu denize nidaları içimde.tekne kaptanları haykırır oldu peşimden.karlar buzlar ülkesi vatandaşı değilsin sen oysa iskele alabandayım ben,kürekleri çek yelkenleri şişir haydi gel!!
----bağışıklıyım, güneş yanığı kalbim emelim.göremem sade af dilerim gelirsen.mucizeler serilmiş hayaller yerlebir olmuş tanrım bu kadına nolmuş!
----dinle!ıssız bir adada umutlarımın yarısı diğer yarısı martılara yem olmuş, sağır sultan sesimi duymuş, gururumuz korsan gemisi misali ortadan kaybolmuş!!
----okyanus diplerine ne çabuk sokuldun anlasana be kadın!kulaç at sırtüstü yüz gel, suyun üstünde huzurun,belki denizkızı belki mavi balina sığ kalmış o kıyıda özgürlüğün...
----gözümden düşmüş yıllar çoktan uyanmışım kafa kafaya sarhoşluğun.ne zaman ayılırım o korkuyla o zaman yalansın kadın!yan sön alev ol kendi kendine bir soru sor!kitap kitap sayfa sayfa kuşatman ya çevir ya seç nerede olursan ol!!
