Durdurabildiğin kadar durdursan dünyayı, bir
iki üç saniye çok saniye
gücün yetse ilk günkü kadar. Hevesin
karanlıkta yittiğinde, son güne kaldığında durağanlığın,
dursan.
Hemen şimdi burada dursan,
gözlerin dursa biraz, kımıldamasa. Ses verse
ağrı yanların bel sokumundan yankılansa
onlar da dursa...
Bak.
Durmadın.
Bir köpek yalnızlığıdır düştü işte, peşimizde
bildiğimiz yollar kovalıyor çocukluğumuza dek
götürüyor bizi ağır ağır aynı yollarda,
düşüyoruz birbirimize.
Yine yasaklanacak anne baba odaları
karşı komşu penceresi de yasak
balkonda güneşe karşı boy veriyor umutlarımız
akşam sonraları hepten yasak...
Tamam.
De ki,
Katmasınlar bizi üç beş hesaplarına
kağıt kalem ellerinde ötelensek, kızsak, ağır aksak
öksürüğümüz balgam bulansa kan koksa tükürsek
sabaha dek saklı kalan yanlarımızı,
kezzap dökseler ilk gençliğimize kaybetsek ikimiz de birbirimize...
Olmayacak, sokaklara salmayacaklar -ki sokaklar bizim değil,
utansak da yarınları köşe başında unuttuğumuzdan
korkaklığımızdan utansak acemiliğimizden biraz,
biriktirsek tüm korkak yanlarımızı utangaç çocukluğumuza
sonra çıkarsak tümünü ergenlik yıllarından, elimizde sıfır
değil hiçbir şey kalmasa, gün batsa
gün doğsa bizi sorsa, arasa hepimizi, kayıp çocukları
fikoyu semayı, beni...