sabah ofise gittim. outlook'umu açtım. hemen birikmiş mail'lar dökülmeye başladı, toplantı çağrıları, başına önemli diye not düşülmüşler, üst yönetimden gelenler ilk baktıklarımdı. bir kaçına cevap verdikten, günün toplantılarını düzenledikten sonra, "fw:fw:fw:" konululara tıklamaya başladım, zaten çoğunu okumadan siliyordum. daha sözlüğe girip, entry okuyacaktım, vakit nakitti.
forward mail'ların çoğu iki kişiden gelir, çalıştığım yerde, bunlar ofisin cimcime kızı ve "ofisin seksi kızı"'dır. ofisin seksi kızı genelde 3 başlık kullanırdı, forward maillarında, bunlar içeriklerine göre;
fw:fw:Fw:fw:Fw: ya inanılmaz şiriinn!!! : bebek, yavru köpek, yavru kedi fotoğrafları.
fw:fw:Fw:fw:Fw: ya çookkk güzellllll!!! : duygusal yazılar, can dündar yazıları, ilişkisel saptamalar.
fw:fw:Fw:fw:Fw: mutlaka okuyunnnnn !!!! : sağlık ile ilgili yazılar, göndermezsen öleceksinler, komplo teorileri.
ofisin seksi kızı, bu sefer "ya çookkk güzellll !!!" diye adlandırmıştı forward mail'ı. tıkladım, bakalım bu sefer can dündar neler demiş diye düşünerek ve büyük bir süpriz ile karşılaştım.
benim entry'imdi bu. migros ta ağlamak yazıyordu başlıkta, altında da benim cümlelerim vardı. uludağ sözlük'ten alındığı yazılmamıştı, experimental yazmıyordu, hiç bir yazar ismi yoktu. ama cümleler bana aitti, uludağ sözlük ile yaklaşık 10 ay önce paylaştığım bir yaşanmışlığımı, ofisin seksi kızı'na yollamışlar, o da tüm ofise yollamıştı.
kızayım mı, sevineyim mi, ağlayayım mı bilemedim. bir yandan gururum okşanmıştı, bir yandan sanki bir eşyam çalınmış gibi hissediyordum. ona gidip, bunu ben yazdım demek istedim, o beğenip millete yolladığın yazar, çaprazında oturuyor işte. ama diyemezdim, nick'imi kimse bilmemeliydi. hezeyanlarım yaşanmışlıklarım ve ofis tuvaleti'ni okurlarsa ben biterdim.
hem bilinmeye ne gerek var, diye düşündüm, sonuçta yazdıklarım birilerine ulaşıyordu, bunu bilmek güzeldi. tam rahatlamıştım ki, yeniden hüzünlendim. yoksa ben forward mail yazarı mı olmuştum, kendimi filmlerini carrefour'da "orijinal dvd'ler 3tl" reyounda görmüş yönetmen gibi hissettim. yazmaktan soğudum.
az önce yazımı okumuş, migros'ta ağlamamı "ya çookkk güzellll" diye tanımlamış ofisin seksi kızına baktım, neşeliydi yine her zaman ki gibi.