insanlar istediklerini sevebilirler, istediklerini sevmezler elbette. Saygı duymak zorundadırlar demiştim vaktinde, artık ona da gerek yok anlaşılan, neyse. Elbette insanlar Başbuğ Mustafa Kemal'i sevmeyebilirler, Peygamber efendimizi de sevmeyebilirler, Başbakan Tayyip Erdoğan'dan nefret edebilirler. Bunlar bilindik süreçler.
Tehlikenin farkında olmak da lazımdır ama,
Türkiye'de kürtçü cenahın sayısı arttıkça, Atatürk düşmanlığı artmaktadır, liberal görüşler (sol), Demokrat görüşler(sağ) genelleştikçe de bu sayı artıyor. insanlar klavye başında kendilerini dokunulmaz görebilmektedirler. Bu giriyi açan arkadaş gerçekten anket şirketinde çalışıyor olabilir, ona göre de bir yaslanma yapalım, anketlerde isim alınmadıkça bunlara verilen cevapların özgürleşmesi imkanı da artmaktadır. Halk TAyyip erdoğan'ı yücelttikçe ona karşıt olan Baykal'a laf etmekte, baykal'ın atatürkçüyüm tanımlamalarına dayanarak, Atatürk'ü de sevememektedir. Elbette cemaatin yıllardır sürdürdüğü beton mustafa geleneği, dini kirlettiği, din adamlarını öldürttüğü sözleri de bunda etkili olmaktadır.
Şimdiden sıkıldım fakat bilimsel söylemleri biraz daha devam ettirmek lazımdır.
Mustafa Kemal'in tartışılması pek çok kişi için acı, lan ne hallere düştük gibi geliyor, ancak bu dini duyguları yoğun kesimde de söz konusu bir korku. Ortalıkta mini etekli kızlar olması, ibnelerin kol kola gezmesine içerleyen o kadar çok insan var ki aralarında. Ve şimdi bu iki kutup birbirinin demokratik haklarından yararlanarak ağzına geleni söylemekte. Özgürce ifade edilmekte herşey. FAkat biraz Türkiye'nin toplumsal yapısı konusunda bilgiliyseniz(ki bu durum dünya için de böyledir) düşünceler özgürce söylenebildikçe, kızgınlıklar artar. Tahammülsüzlük artar. Sen kimsin lan Atam'a laf ediyorsun, Sen kimsin lan peygambere laf ediyorsun, sen kimsin lan başbakana laf ediyorsun, sen kimsin lan buna laf ediyorsunlar gelir, gelir ve bir anda çıkan kıvılcım ortalığı aydınlatır! Ha buna sebep olacak bir ortam yok gibi gözüküyor ama, akplilerin chp ve mhp bir zihniyete sahiptir sözleri ile işine gelince liberal kürtçü söylemlere yaslanması bir taraf yaratıyor giderek. Tayyip erdoğan bunu bilerek mi yapıyor yoksa bilmeden mi bilemiyorum. Ama gün geçtikçe herşey aleyhimize giderken biz bunları kontrol edemeyeceğiz gibime geliyor. Biri sokakta Allah'a kitaba inanmıyorum dese, itüsözlükte karşılaştığım gibi sayın muhammed'i sevmiyorum, uydurukçuydu dese verdiğiniz tepki ne olurdu diyerek gönüllerinize de oynamak istiyorum. Bu ülkede Atatürk masondu, yunandı, din düşmanıydı söylemleri nasıl gelişebildi şüphe içindeyim. Yok vahdettin atatürk'e para verdi de kurtuluş savaşı başladı, yok kürtler de çanakkalede öldü, yok iskilipliyi öldürdü, said nursi'yi öldürmek istedi. Bu sebeple sevmiyorum diyorsunuz bundan da eminim.
Aslında yine bilimsel sebebe dönersek, sebep bu kadar basit değil, bu eşari geleneğine mensup olanların vaktinde sürülmesi ve şimdi yeniden egemen olmaya çalışmaları ile ilgili olmalı. ARap islamı ile ilgili olmalı. Bunun için 1700 sonrası dini eğitimi, beşik ulemalığını, pozitif ilimlerin verilmemesini, büyük bir din büyüğü de olsa Gazali'nin islam'da araştırma ve pozitifi süreci bitirmesi, kalp gözüne yönelmesi de bunda etkili olmuştur. Aslında bugünün sorunlarının çok daha derin ve tarihsel ard alanları vardır.
Hata nerede görebiliyor musunuz? Biz adam akıllı maturidi din adamları yetiştirseydik, dini eğitimlerin önemini kavrasaydık her şey daha farklı olurdur ya! VE evet bir diğer mesele Atatürk'ü putlaştırmasaydık. Bunlar öz eleştiri arkadaşlar öyle bakınız lütfen. Kemalizmin Atatürk figürünün lenin'in sovyet sonrası figürüne dönüşmesine yol açtığını görmeniz lazım. Türkler tarihlerindeki önemli liderlere saygı duyarlar ama, yenileri çıkmadığı sürece onu giderek reddederler. Çok spesifik örnek olsa da kanuni dönemini derinlemesine incelerseniz bunu görürsünüz. (elbette buradan hareketle Başbakan Tayyip ERdoğan'ın bu nitelikte bir lider olamadığının da farkına varıyor insan).
iki söz sadece iki söz:
"islam toplumunda hiç kimsenin, bir özel sınıf halinde varlığını korumaya hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler, dini hükümlere uygun davranmış olmazlar. Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin hükümlerini aynı ağırlıkla öğrenmeye mecburuz. Her birey, dinini, diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da okuldur."
Atatürk'ün, çeşitli vesilelerle açıkladığı islamiyet ve Peygamberimizle ilgili görüşleri apaçık ortadadır. Bunun üzerine yorum yapmaya bile gerek yoktur. Son olarak peygamberimiz ile ilgili sarf ettiği şu sözü dikkatle okuyalım:"O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonuca kadar o ölümsüzdür."
bir de şunu yapmam lazım demem lazım: LAn risaleye o kadar bakacağınıza(ki nasıl anlıyorsunuz farsçanız mı var, dili bu kadar ağır olan şeyden manayı çıkarma hevesi nedir), Biraz hadis okuyun, Kur'an-ı Kerim okuyun. Anlamam ki dini gerçek kaynaktan okumak varken!