zira, halklar arasında meydana gelen olumsuz ilişkiler 'sen iyiyim dedin ama kötü çıktın, ama ben daha iyiyim, çünkü x'im' veya 'sen burası benim diyorsun ama ben senden çok önce buradaydım, çünkü ben x'im' tarzı yaklaşımlarla çözülmez. aksine daha da derinleşir. bu yaklaşımı pozitif ayrımcılık adına veya zaten kürtler yıllardır eziliyor, sömürülüyor, bırakalım biraz da onlar goygoyculuk yapsın şeklinde değerlendiren şahsiyetleri de şaşkınlıkla izliyorum. merak ediyorum bunlar 1930lar almanya'sında, ülkesindeki haksız sosyal duruma karşı çıkıp bir dikdatörü destekleyen alman halkına da aynı muhabbeti besler miydi? yoksa o almanya'da da bu düşünceleri mi tekrarlardı?
bu yaklaşım bana sağda solda demokrasiden, insan haklarından, sol jargonların hümanist nüanslarından ve daha nicelerinden bahsedip daha sonra bir köşeye geçip yok mhp kapatılsın ülkü ocakları dağıtılsın, yok ondan özür dileyelim şundan kusur bulalım, yok sen çetecisin arkandaki de çeteleci ve benzeri durumları hatırlatıyor. insan haklarını ve temel hak ve özgürlükleri savunuyorsa bir insan, kusura bakmasın ama dürüstlük ve insaniyet namına ihtiyaç duyduğunda bir türk'ü de desteklemeli, ismail türüt'ü de veya bir başkasını da. yok efendim, bunlar zaten faşist diyecekseniz eğer o zaman sormak gerekir; dostum peki sen iktidarı ele geçirince bunca faşisti ne yapacaksın, asacak mısın, yakacak mısın? bunları yaparsan asıl faşist sen olmaz mısın?
son olarak, bu demokrasi ve insan hakları kavramları geniş kavramlardır, geniş olmayan kişiler kullandığı müddetçe de özellikle türkiye gibi ülkelerde sürekli bir kısım tarafından kaale alınmayacaktır.
