ben bu yazıyı eski sevgilime yazdım

entry1566 galeri
    160.
  1. yıl 2004, ben lise sınavlarına girip ankara gazi anadolu lisesi'ni henüz kazanmışım. sınıfımız a blok/1inci katta, ömer hocanın odasının hizasındaki 3üncü kapı. hz-3 diye geçiyor bizim sınıfın adı, sonradan c şubesi olmak suretiyle. neyse, dolaplarımızın anahtarlarını verdi ömer hoca, bana 18 numaralı dolap düştü. ilk gençlik heyecanıyla hemen koştuk dolaplarımıza, bir de ne görelim! bizden hemen önceki 2004 mezunlarının eşyaları duruyor hala, temizlememişler. kitaptı, defterdi, kalemdi, silgiydi, hırkaydı, süveterdi... bilimum eşya anlayacağınız. sınıftaki sevindirik geyikleri siz tahmin edin. işimize yarayanlara çöktük, yaramayanları attık her normal insanın yapacağı gibi. yalnız benim dolabım farklıydı diğerlerinden... kapağı açtım ve dolap boştu. sonra en köşede özensizce dörde katlanmış birkaç parça defter kağıdı olduğunu farkettim. uzanıp aldım. kağıt parçası; çok uzun zamanlarca cepte durmuş olmanın yılgınlığını, hiç açılmamış olmanın burukluğunu barındırıyordu üzerinde. yavaşça açtım kağıtları, ilk sayfada karakalemle çizilmiş çok estetik bir "y" harfi vardı. okumaya başladım:

    "yandaki resim gibi binlerce çizdim son 143 gün içinde. sen gün saymak nedir bilir misin? sen her gün kapıda gözün, kalbinde elin, gözünde yaşın, birisini, canından çok sevdiğin birisini bekledin mi? beni, aşkımı, samimiyetimi hiçbir zaman anlamadın. sana ömrümü verdim ama sen benden 2 ayını esirgiyorsun. 'annem' dedin, konuştum. 'engeller çok.' dedin, hepsini yok etmek için uğraştım. sevmediğin huylarımın hepsinden sıyrılmaya çalıştım. yalnızca yanımda olmana, benimle olmana razıydım ama sen bunu bana çok gördün. tamam hata etmiş olabilirim ama biliyorsun ki içimde bu endişe hep vardı ve ben hiçbir zaman sana kötü gözle bakmadım. ben seni sevdim yelda! hep mutlu olmanı istedim! senin üzülmeni hiç istemedim!!! tamam kabul ediyorum, haklı olduğun birçok konu var ama ben bunların hepsini düzelttim, peki daha ne istiyorsun! 'seni artık sevmiyorum' diyorsun. bunun bir yalan olduğunu kalbine her soruşunda sen de biliyorsun yelda! çıkmak istemiyorsun, peki biz çıkıyor muyduk? biz faklıydık yelda! farklıydık...

    sana verebileceğim her şeyi verdim. senin için bütün insanlardan vazgeçtim. anlatmama gerek yok çünkü hepsini sen de biliyorsun. bana yaptığın iyilikleri unutmuş değilim ve bunlar için teşekkürler. ama sen gidice her şey üstüme geldi. sen öyle bir zamanda gittin ki yelda!... sana en çok ihtiyacım olduğu zamandayım ve elimi tutmanı istiyorum. desteğine ihtiyacım var yelda! çok güzelsin... ve ben seni çok ama çok seviyorum. seni hak etmek için her şeyi yapmaya razıyım ama ne olur dön! benim için kimseyle çıkmıyorsun. bu neye yarar! seni şimdiden erkeklerle görüyorum ve senin dostun olsunlar ya da olmasınlar ben kahroluyorum. aklıma hep 'bir gün biz de böyle olsak...' geliyor. eski güzel günlerimiz geliyor ve acı çekiyorum. ya ben gidince başkası olursa? elbet bir gün olacak! bu beni kahrediyor yelda!!! şu anda sinirden ve üzüntüden elim titriyor ve ben bok gibi yazıyorum. eriyorum yelda ve senden bana yardım eli uzatmanı istiyorum. artık engel de yok çünkü ben hepsini kaldırdığıma inanıyorum. artık her şey sana kaldı. eskisi gibi olmayacak, çok daha güzel olacak söz!!! yeter ki dön! 'seneye belki' diyorsun. şimdi olmazsa seneye de olmaz bunu biliyorum. 'seni düşünüyorum' diyorsun, bence sen kendini düşünüyorsun, kendi vicdanını düşünüyorsun. son cümle yalan!!! ben buna inanmak istemiyorum yelda! bir gün beni sevdiğin gibi, elimi tutup öptüğün gibi başkalarıyla da olma ihtimalin beni öldürüyor!

    sana söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki... bak ben bütün hatalarımı kabul ediyorum ve senin eskisi gibi benim yanımda olmanı istiyorum. senin yüzüne gülümseyip arkandan konuşan, seni erkek muhabbet konusu yapan, sana her pisliklerini anlattığım o insanlarla konuşurken beni görünce gözlerindeki o ışıltıyı kaybetmen bana koyuyor yelda! kahroluyorum!!! ah sen bir dönsen her şey bitecek. sana hiç kızmadım ve yemin ediyorum hala kızmıyorum. dört kitap üzerine yeminler ederim ki haklısın, hem de çok haklısın ama nolur beni de düşün! 1 ay sonra gideceğim yelda ve bir daha seni görmem, görüşmemiz zorlaşacak. herkes lise yıllarını mutlu hatırlarken ben şu son aylarımı ızdırap olarak hatırlamak istemiyorum. ömür boyu beraber olamayacağımızı zaten biliyorum çünkü çok güzelsin ve bir gün benden daha iyi birilerini bulacaksın. ama en azından bu çocuk, bu saf ve temiz halimizle güzel günler geçirelim istiyorum. ağlıyorum yelda! çocuklar gibi 'sen! sen!' diye zırlıyorum. eski günleri anmak yerine yeni günlerimi seninle geçirmek istiyorum. yelda!!! beni sevmeni istiyorum!!! üstüne çok fazla geldiğimi söylüyorsun ama dayanamıyorum yelda! kendimi zor tutuyorum. seni her gördüğümde şeytan diyor ki 'git, sarıl! öp! on defa bin defa öp!'... ama onun yerine küçük bir selam verip arkandan gözlerim dolarak bakıyorum... yeter artık..."

    herhangi bir imza yoktu... 2 arkadaşıma daha gösterdim mektubu, kütüphaneye gidip 2004 mezunlarını araştırmaya karar verdik. yeldayı bulduk; siyah saçlı, kahverengi gözlü güzelce bir kızdı. mektubu yazanın kim olduğuna dair küçük bir ipucu yakalayabilmek için baştan sona bütün yıllığı okuduk, sınıf fotoğraflarını inceledik. hiçbir şey bulamadık... güvendiğimiz hocalarımıza sorduk, bir bilgileri var mıdır diye, bir iki tanesi birbirlerine baktılar ve aralarında anlaşmış gibi bir şey bilmediklerini söylediler. biz bu mektubun yeldaya ulaşıp ulaşmadığını hiç bilemedik...

    ve şimdi o mektup en olmaması gereken yerde durmakta... benim çekmecemde...
    3 ...