kabul edilsin ya da edilmesin türkiye'de bir rejim sorunu var. rejimin sahibi gibi davranan chp de hem sol'u temsil ediyorum diyor hem rejimin nerelere müdahale etmesi gerektiğine karar veriyor. chp'nin başını çektiği solcuların geliştirdiği bölük pörçük politikalar halkın taleplerini öncelemiyorlar, önce rejim diyorlar. tabii bu arada halkın taleplerini önceleyen devrimciler de yok değil ama onlar da bir model peşinde koşuyorlar. seçimlere girip yasal yollardan devrim konuşuyorlar! sıkıntı aslında şurada. 1960 darbesini o devrimciler ve bilumum solcular alkışladılar, 71 muhtırasıyla devrimci gençleri astılar, 12 eylül bütün bir ülkeyi adeta kılıçtan geçirdi ama en fazla sol'u hedef aldı, ardından delikanlı ecevit kendisine gelen teklifleri eliyle geri itti yani yapması gerekeni yaptı ama aynı ecevit merve kavakçı'ya bir devlet bahçeli bakışı attı en sonunda da "atın şu kadını dışarı" diyerek 12 eylül'deki demokrat ecevit'in ne kadar suni, yapay olduğunu hepimize gösterdi. sol 12 eylül'de taze bitti. o sol 28 şubat'a destek verdi sağcı lümpen tayfasıyla birlikte, sendikalar ortak bildiriler falan yayınladılar hatırlarsınız. hasılı kelam teşkilat-ı mahsusa rejimin içine çöküp nato tarafından yapılandırılınca, memleketin sahibi ne sağcı ne solcu olunca işte sol'a da sağ'a da kafalarınas göre ayarı veriyorlar. ayar esnasında kendi projelerini hayata geçirmek için adamlar eldeki imkanlarla kitleleri etkilemeyi çok güzel beceriyorlar, helal olsun, takdir ediyorum.