bilim, Tanrı'nın varlığını yok sayacak kesin kanıtlara, din ise Tanrı'nın varlığını ispatlayacak kesin kanıtlara sahip değildir. emprizm ve rasyonalizmin çatıştığı yüzyıllardan biraz sonra tarih sahnesine immanuel kant çıkar, ve Tanrı'nın varlığının deney-gözlem veya akılla kanıtlanamayacağını savunur. işte bu konuda yani Tanrı'nın olup olmadığı konusunda aklımızın boşa çalıştığını söyler. emprizm ve rasyonalizmin doduramadığı o ufak boşluğa da inancı yerleştirir ve bunu kişinin özgür iradesine bırakır. o yüzden Tanrı'yı dinen kanıtlamak ve bu kanıtı bilimsel verilerle yok saymak, aklımızı boşa çalıştırıp gereksiz çaba harcamak demektir. din bir polüstattır, kişiye özgü bir olgudur ve inanıp inanmamak kişinin ahlaki değerleriyle paralellik gösterir. bu yüzden bu olguları bilimin yıkması veya tam tersi bir durum sözkonusu değildir.