sadece 2009 ayağında değil, yıllar boyunca politik ilişkilerin şu şekilde işlediği yarışma;
eğer şarkı iyi ise komşular birbirine oy verir, ama yok şarkı kötü ise komşular birbirine nadiren oy verir.
yukarıda anlattığım iskandinav bölgesi için geçerli.
mesela 2004 yılının eurovision şarkı yarışmasına istanbul'a bi geri dönelim. o zaman norveç yanılmıyorsam puan alamadan sonuncu olmuştu *, şarkı fena değildi ama iskandinav ülkeleri nedense norveç'e oy vermemişti.
bu seneki eurovision şarkı yarışmasında ise komşuluk ilişkileri norveç'den yanaydı. aslında arnavutluk, malta, yunanistan, azerbaycan ve bizim ülkemiz komşuluk ilişkilerine kurban gitmiştir.
mesela ispanya'nın parçası da hareketliydi ve gitar tınıları ile ispanyol tadını bizlere tattırmıştı, fakat ispanya'da komşuluk ilişkilerine kurban gitmiş ve sonlarda yer almıştır.
ha norveç'in şarkısı kötü müydü ?
tabi ki değildi, şarkı oldukça hoştu. şarkıyı söyleyen genç adam ise oldukça sempatikti ve yakışıklıydı.
"sempatikti ve yakışıklıydı" derken aklıma şimdi şu soru takıldı, acaba dün televizyon karşısında ergen genç kızlar da var mıydı ?
neyse, dediğim gibi şarkınız çok da iyi olsa bu yarışmada kazanma oranınız yüzde 20 ve 30 civarında bir şey.
bülend özveren bu işin piridir, defalarca da dile getirmiştir; "komşu komşuya oyunu verdiği sürece bu yarışma adaletsiz bir yarışma oluyor."