saat beşti, saat altıydı ve saat yediye geldi
hüzün beni ele geçirmeye başladı ve bense için için ağlıyorum
hayatım için ağlıyorum ve onun için ne yazılmış ise
saatim sekizi gösteriyor
gazeteleri okudum, futbolla, katillerle, politikayla,
ilgili bütün dedikodu bölümlerini
asyadaki karışıklıklar, açlık, terkedilmişlikler falan
saatim dokuzu gösteriyor
üst kattaki koca götlü komşum çamaşırları kuruması için dışarı asıyor
yeni bir çamaşır tozumu ne kullanıyor?
çamaşırlar ışıl ışıl parlıyor
yoksulluk ve göç sarkıları o parlayışa eşlik ediyor
bakkala gittim iki paket sigara aldım biraz da öteberi
çiçeklerin artık bir kokusu yok, çünkü plastik onlar
benim hem sevgilim hem de aynı zamanda arkadaşım olan biri vardı ...
şimdi yağmur yağıyor
birileri bir yerlere koşuyor
ama ben bunları göremiyorum
saatim durdu
bu benim çok sevdiğim bir şarkıdır aslında ama yazmak istediklerimi bu şarkı veriyor zaten. yeni kelimeler uydurmaya yahut aha bu benimdir diyerek kısa yola sapmaya niyetim hiç yok.
dşünüyorum da neler yazabilirim. ama yazmamak belki de en iyisidir belki de. yazdıklarını saymaksa aptalcadır.
çünkü diye açıklama yapmamı beklersin belki. hayır yapmayacağım. gerek yok zaten. neye gerek olduğunu bile kelli felli devlet büyükleri bile bilmiyor. biz kul yığınları nasıl bilebiriz ki?
içtikçe catır çutur ses çıkartan dili uyuşturan sigaradan içiyorum. zannedersem artık sigarayı bırakamayacağıma ikna oldum. her bırakış daha da siddetli bağlanmama sebep oluyor o merete.
sakalımda hınzır beyazlar çıktı. sakaklarımda ise sinsi beyazlar var. ayakalrım yine ağrıyor. sırtım ise çok fena bir halde sızım sızım sızlıyor. o rıhtımda vıjjjt diye kaydığımdan beri ağrı hiç dinmedi ve bir türlü de dineceği de yok.