bindim tramvaya eve dönüyorum, ilginçtir koltuklar bomboş, ortalık tenha. kestirdim gözüme boş bir koltuk hedefe kilitlenip ilerledim. karşıdan yaklaşan simayı görmüyordum bile; yorgundum ve o koltuğa oturmaktan başka birşeye yer yoktu zihnimde. hızımı artırarak koltuğa oturmanın verdiği rahatlıktan sonra merak ettim kim bu armut onca boş yer varken benimle aynı yere göz diken? ajdardı o. dar kot pantolonu, gözlüğü ve bel çantasıyla tam bir ajdardı. sözlükteki en sağlam malzemelerimden biri karşımdaydı. evet günlük hayatında da aynı bollukta malzemeye sahipti. gözgöze gelmemek için elimden geleni yapıyor, kahkahalarla gülmemek için başka şeyler düşünmeye çalışıyordum ama bu kez de kemerinin nal şeklindeki tokası bağırırcasına içimdeki fırlamayı eyleme davet ediyordu. yaşattıkları da kendisi gibi sıradışı ve tanımlanamayan türden şeylerdi. o esnada yükselen "gelecek istasyon, haseki!" sesi kurtuluşum oldu. indikten sonra baktım, boşalan koltuğuma kurulmuştu dar pantolonuyla.