yani, bilmesem şaka yapıyorsun sanacağım. * benim tez konum bu, ömrümü vereceğim konu da tam olarak bu. yani bakhtin'in türlerin melezleşmesi meselesini neden önemsemediği üzerinden konuya girip, şiirin de aslında diyalojik bir yapıya kavuşabileceğini, çünkü bir kültür nesnesinin dönüşmesinin önünde hiçbir engel bulunmadığını savunacağım. ve şaka gibi ama benim de çıkış noktam ikinci yeni, fakat edip cansever. *
alıntıyla da ilgili olarak, şöyle bir teorik açıklamaya gidelim...
bakhtin'in karşı çıkışı şiirin bir söyleme sahip olmaması yönünde değil. şiir bir söyleme sahiptir, en azından şairin temsil ettiği söylemi taşır. bu söylem mecburen politiktir, çünkü bakhtin'e göre her söz öncekiler karşısında yeni bir yanıttır, çünkü nesneye daha önce yöneltilmiş bakışlar ile karşılaşmak ve hesaplaşmak zorundadır. fakat bakhtin'in şiirde gördüğü asıl sorun şu: dostoyevski'nin karamazov kardeşleri'nde farklı söylemleri temsil eden karakterler var, bunun dışında bir de yazarın kendi söylemi var. ayrıca, bir de romanın söylemi var. fakat şiirde yalnızca şairin doğrudan konuşmasını içeren tek bir söylem var diyor bakhtin. bu yüzden, şiir bize asla heteroglot bir bakış sunamaz. bunu yapmaya çalışsa bile nihayet bunu dillendiren şairin kendisidir der. yani, şair bir başkasının ağzından konuşma fırsatını şiir türü içerisinde bulamaz der. dolayısıyla, şiir teknik olarak bu olanağı kendisinde taşımaz der. yani, söz konusu olan hasan hüseyin'in haziranda ölmek zor gibi politik bir şiiri dahi olsa, orada konuşan ve "bir basın işçisiyim/elim yüzüm üstümbaşım gazete" diyen hasan hüseyin'dir.
şimdi... ben bakhtin'e şu noktada karşı çıkarım... öncelikle, şair dediğimiz, bir poetikaya sahip olan bir sanatçı olmalıdır. dolayısıyla, türün her örneğine şiir desek de ele alacağımız şair belli türden bir şair olmalı. edip cansever bunun iyi bir örneği. şiire düşünceyi, imgeyi, tragedyayı ve miti dahil edebilen bir şair. bakhtin'i yanlış çıkarabilecek bir dizi şiiri var üstelik. bunların biri çağrılmayan yakup, diğeri tragedyalar, diğeri ben ruhi bey nasılım, diğeri umutsuzlar parkı. bunların hepsinde heteroglot yapı mevcut.