çocukluğun ilk dönemlerinde görülen ve o küçücük beynimizde uzay mekiği edasında süzülen arabadır kendisi.mahallede zaten araba sayısı parmakla sayılabilecek kadar.onlar da hacı muratvari arabalar.hiç unutmam, bir komşumuz iş kazası geçirmişti.fabrikasındaki müdür arada ziyarete gelirdi.herifin altında (bkz: toros sw) vardı,ona bile gözlerimizi açıp bakarken birgün mahalleye indi bu uzay mekiğinden bir tane.aman allahım! nasıl bir duygu, nasıl bir heyecan silsilesi! mahalleye misafirliğe gelmişlerdi adamlar.koştuk tabi mahallenin çoluk çocuk ahalisi olarak.nereye mi gidiyoruz? 'tepra( yani tempra, adını bile tam söyleyemiyoruz, hesap et) gelmiş lan uğur, şişşş gökan tepra var lan şerif amcaların evin önünde.hem de alarımlı.oraya gidiyoz lan, hadiii...'
koştuk, gittik 'tepra'nın yanına.inceledik filan aleti.sonra da alarmın sırrını çözdük.arabanın tekerine vurup kaçınca başlıyordu alet cayır cayır ötmeye.en sonunda arabanın sahibi olan 'tepra' götlü herif gelip kapamıştı alarmı, sonra da kovalamıştı bizi gavat.hey gidi tepralı günler hey!