uzağında memleketin, yalnızlığındayım bu şehrin...
Bu şehrin yalnızlığını ta en başında kabullenerek geldim buraya ve yanıltmadı da nitekim.. Şu tek kişilik gidiş biletimde yazılı olan 1 rakamı da, yalnızlığımın matematikteki karşılığı. Denklemlerde yalnız bırakılan değerlerden değil belki ama yine de yalnız. Bu 1'i diğerlerinin yanına attığında dahi yapayalnız duruyor aralarında.
O mahalleye yeni taşınmış çocuk gibi bir dışlanmışlığı var hep ve yenemiyor da bunu yıllardır... Kaldırımında oturup mahalle maçını izliyor, avuta çıkan topun hasbelkader yanına gelmesini ve topa güzel bir vuruş yaparak dikkatlerini çekme ihtimalini kolluyor. Oysa top bir türlü yanına denk gelmiyor. işte o 1'in yazılı karşılığıyım şu halimle. Yalnızlık dediğin tek kişilik biletin götürdüğü o şehirlerde saklıymış, öğrendim. O şehri tüm sessiz sakinliğiyle, sessizce anlatmak istiyorum..
Bu şehirde yalnızım, hem de yapayalnız. Yanımdan geçen, arkamdan dolanan, çevremde bir yerlerde bekleyen birileri var daima sokaklarında fakat yalnızım bu şehirde. Uzağındayım memleketimin ve yalnızlığındayım bu şehrin.. Hiç kimse beni duymuyor, dinlemiyor ve hatta görmüyorlar bile kimi zaman. Kaldırımlarında herhangi birisi olarak yürüyorum yolda bir tanıdığa denk gelmeksizin. Sahipsizce.. Ait olmadığım parklarda volta atıyorum, burada yabancısı olduğum geçmek bilmeyen zamanı yenmek için... Evimde kendi yalnızlığımı üç beş cümleyle anlatabildiğime seviniyorum be! Yalnızlık kalamamaktan şikayet ederken memleketimde, yalnızlığına sığınıyorum bu şehrin. Sokaklarından da kış hiç eksik olmuyor. Yazını zaten ben görmüyorum. O çatık kaşlı devlet memuru ciddiyetinin yanı sıra alabildiğine yalnızsın Ankara ve yalnız bırakıyorsun. Ruhsuz ve duygusuzsun..! Sana bakıp yazılası güzel birkaç methiyem yok; methediilesi bir yanın da yok nitekim..
Bu şehirde yalnızım. Kelimelere giydiremeyeceğim duygularım var, lakin bunları anlatacağım bir kimsem yok. Anlatamadıkça içime birikiyor hepsi, yoğun bir tortu oluşturuyor dibine çöküp. Akşamını bekleyip de eve vardığımda sıcak bir çorbayla karşılayan bir sofram da yok. Sadece karşılıklı birer çay içip ondan-bundan dem vuracağım boş duvarlarım var. Böceklerini kendime meşgale edindiğim bir de mutfağı... Kendi içimde oluşturduğum bir dünya ve gittikçe daralan bu odadayım ve yalnızlığındayım bu şehrin..