iq'nun her ne kadar doğrudan, zeka ölçütü bir teknik olmadığını düşünsem dahi, başlıkta kast edilenin, zeka düzeyinin yüksekliği ile tanrı inancı arasındaki ilişki olarak kabul edersek, oldukça mantıklı ve doğru bir tespit olduğunu birazdan yapılacak olan açılımlardan anlayabileceğiz.
tanrı ve din inancı bilindiği üzere, insan ile tanrı arasındaki müstakil bir kavram olup, isteyen istediği dine ve tanrıya, istediği şekilde inanma özgürlüğüne sahiptir. bu sebepten din ve tanrı inancına evrensel bir kavramdır diyebiliriz.
sevgili pıtırcıklarım, gelin bu konuyu islam perspektifinden inceleyelim ,
bilindiği üzere islam dini diğer bir çok din gibi tamamiyle skolastik bir kavram değildir. oldukça rasyonel bir dindir. bunu da kuran-ı kerim'deki düşünmez misiniz, bilmezler mi, görmez misiniz, anlamazlar mı, akıl yürütmezler mi ? gibi bir çok türevi bulunan ve sıkça karşılaşılan ayetlerden anlamaktayız.
yani kuran insanı düşünmeye sevk etmekte, yorum yapmaya, islam ve allah'a dair akıl yürütmeye sevk etmektedir.
fakat her dinde olduğu gibi ne yazık ki islamda da din ile kültür ilişkisi oldukça kuvvetlidir. bu sebeple, bir süre sonra, dinin gereği olmasa dahi bazi eylem, düşünce biçimleri, yaşam tarzları, alışkanlı ve kavramlar dinle birlikte anılmaya başlanmış hatta daha da ileri giderek dinin bir gereği haline dönüştürülmüştür. işte bu sebeple bir arap asıllı islam aliminin islama bakış açısı ve yorumlayışı farklıdır. bir afgan kökenli islam alimi mevlananın islam anlayışı ve yorumu daha bir farklıdır.
islam ve kuran müslümanı düşünmeye ve akıl yürütmeye sevk ettiği halde kemikleşmiş bazı anlayışlar bu eylemin önünde bir set oluşturmaktadır. işte zamanın tasavvuf alimlerinin, yani islam felsefesinin özünü kavramaya çalışmış ve kavramış zeki kimselerin bir çoğunun, çoğunluk tarafından dinsizlikle itham edilmesinin de yegane sebebi budur. hatta islam konusunda genel görüşün dışında açıklamalar ve yorumlarda bulunmuş bu tasavvuf alimlerinden bir çoğu delidir ya da kafirdir yargılarıyla idam edilmiş, linç edilmiş, daha ötesinde derileri bile yüzülenler olmuştur.
çünkü çağlar boyunca her dinde olduğu gibi islamda da dini birileri tekelleştirmeye çalışmıştır. bu tekelleşme sonucunda tekel nizamına ters düşen herkes din dışı kabul edilmiştir.
çağının koşulları ve düşünce yapısında bulunduğu halde, çağının ötesinde fikirleri bulunan toplumun genelinden zekası yüksek olan kimseler bu durumla her zaman yüzyüze kalmıştır.
bune en güzel örneklerden birisi galileo'dur elbette. zamanında dünya yuvarlaktır dediği için deli ve kafir ilan edilip asılmıştır. bu çağda ise dünya düzdür diyenleri deli ilan ediyor artık dünya.
çağına göre tüm her şey gibi islami açıdan tanrı ve din inancının da tekelleştirildiğini, tekelleştirilmeye çalışıldığını söylemiştir.
işte günümüzde de böyle bir durum mevcuttur. artık türkiye'de islamı sadece türbandan ve bir kaç tarikattan ibaret sayan anlayış ülkede çoğunluğu oluşturmuştur. islamı epistemoloik açıdan irdeleyim alışkanlıklardan sıyırmaya çalışan, hayır bu böyle değildir aslı şudur diyen anlayış sahip zeki insanların bir çoğu da kafir ilan edilmiştir.
bu bakımdan evet, iq seviyesi düşük olan kimseler tarafından, iq seviyesi yüksek olan kimselerin tanrı inancının azaldığı görüşüne varmak gayri ihtiyari bir davranıştır.
çünkü, kişinin aklının yetmediği ve ermediği her şey o kişiye göre yanlıştır.