Selahattin hakkındaki önemli bir bilgi de kardeşlerinin isimlerinden elde edilebilir. Baktığım bütün kaynaklarda, Şerefname dahil, Selahettin Eyyubi'nin kardeslerin isimleri şu şekilde verilmiştir: Şahinşah, Tuğtekin, Tacilmülk Büri, Seyfettin Ebu Bekir, Turanşah, Sitt al-Sham Hatun, ve Rabia Hatun. Bu isimlerden Tuğtekin, Büri, ve Turanşah gibi isimleri Türklerden başka kimsenin taşıması mümkün olamaz. Necmettin Eyyubi Türk olmasa dahi çocıklarına öztürkçe isimler koyması ilk olarak eşinin Türk olduğunu ve ailenin Türklere ve Türklüğe ne derece yakın olduğunu göstermektedir. Selahettin Eyyubi'nin Türklükle hiç bir bağlantısı yok ise, kardeşine niye 'Türk dünyası hükümdarı' anlamına gelen Turanşah gibi bir isim verilsin?
Türklerle Akrabalık
Eyyubi ailesinin Türklerle akrabalığı Selahettin Eyyubi'nin annesiyle sınırlı değildir. Selahettin Eyyubi kendisine eş olarak da bir Türk hanımı almıştir: ismet Amine bin Mu'in al-Din Unur. ismet Hatun köklü bir Türk ailesinin kızıdır. Babası Mu'in al-Din Unur 12. yüzyılında bölgede Zengilerden önce hakimiyet kuran Büridlerden biridir. ilk Bürid hükümdarı, Tuğtekin, Selçuklu devletinin Şam hükümdarı Dukak'ın hizmetçisi olarak başlayıp, Dukak'ın ölümünden sonra şehri ele gecirmiştir. Hakimiyetleri 1154 yılında Zengilerin şehri zaptetmesine kadar devam etmiştir. ismet Hatun'un ilk kocası Nurettin Zengi'dir. Nurettin'in ölümüyle Zengilerin kuvveti sona erince, ismet Hatun Selahettin Eyyubi ile evlenmiştir. Bu evlilikle, Selahettin Eyyubi Zengilerin mirasçisi olarak yerini pekiştirmiştir.
Selahettin Eyyubi'nin kız kardeşi Rabia Hatun da ismet Hatun'un erkek kardeşi Sadettin Mesut ile evlenmiştir. Sadettin Mesut'un vefatından sonra da gene bir Türk beyiyle evlenmiştir: Harran Hükümdarı Gökböri.
Selahattin Eyyubi'nin diğer kız kardeşi, Sitt al-Şam Zumrut Hatun, da Türkle evlenmiştir. Hem Humphreys'in kitabında, hemde Terry Allen'in Eyyubi mimarlığı makalesinde de (10), Sitt al-Şam'ın ilk kocasından olan oğlunun ismi Hüsamettin Muhammed bin Umar bin Laçin olarak veriliyor. Laçin, 'kartal' veya 'şahin' anlamını taşıyan bir öztürkçe isimdir. Dolayısıyla, Sitt al-Şam'ın ilk kocası Umar Türktür. Umar'ın vefatı ardından, Sit al-Şam Selahettin Eyyubi'nin amca oğlusu, Nasrettin Muhammed bin Şirkuh, ile evlenmiştir.
Kesinlikle tespit edebildiğimiz bir başka Türk gelini de Memlük kökenli Şajar al-Durr'dur (Al-Salih Necmettin Eyyup bin Al-Kamil Muhammed bin Seyfettin Ebu Bekir I bin Necmettin Eyyubi ile evlenmiştir). Oğlu Turanşah'ın öldürülmesinin ardından, Şajar al-Durr Memlük Türk komutanı Aybek ile evlenip, Mısır'da kendi Hükümdarlığını devam ettirmiştir.
Başka Eyyubi sultanları ve şehzadeleri de Türk kızlarıyla evlenmiş olabilirler, fakat bunu şüphelerimi kesin bir şekilde doğrulayacak bir bilgi edinemediğimden dolayı, tahminlerimi sadece bir olasılık olarak sunacağım:
- Al-Nasır Kılıç Arslan bin Al-Mansur Muhammed bin Taqi al-Din Umar bin Şahinşah adındaki şehzade Kılıçarslan gibi özbeöz Türk ismi taşıdığına göre, annesinin de Türk olmasının ihtimali yüksektir.
- Taqi al-Din Umar ve izzettin Farukşah'ın annesi - yani Şahinşah'ın karısı - Türk olabilir. Necdet Sevinç'in yazısında adı 'Kutlukız' olarak veriliyor; Terry Allen'in yazısında ise, ism 'Khulukhayr Khatun bin ibrahim bin Abd Allah' olarak veriliyor. 'Kutlu' kelimesi ise, öztürkçe bir kelimedir, dolayısıyla hanımın Türk olabilme ihtimalli yüksektir.
Selahettin Eyyubi'nin Kimliği
Araştırma sonuçlarına bakarsak, Selahettin Eyyubi Türktür diyenlerde büyük bir haklılık payı var. Sonuç olarak, Selahettin Eyyubi kan olarak yarı-Türktür, ve karısı da Türktür. Kan hücreleri sayacak olursak, Selahettin Eyyubi'nin çocukları da 3/4 Türktür. Eyyubi ailesi uzun yıllardır Selçuklulara bağlı Zengil ailesini komutanlık ve idareci görevlerinde hizmet etmiştir ve köklü Türk ailelerine kız alıp vemişlerdir. Eyyubi devlet simgesi dahi Selçuklular gibi kartaldır. Bugünkü Mısır bayrağında bulunan kartalda Selahettin Eyyubi'den kalan bir mirastır. Bu açıdan bakılırsa, Türklerin Selahettin Eyyubi'ye Türk olarak sahip çıkması ve bazı yabancıların Selahattin Eyyubi'ye 'Selçuklu' veya 'Türk komutanı' demeleri de son derece de normaldir. Çünkü her bakımdan Eyyubi ailesi Türklerle kaynaşıp aynı hedeflerin peşinden savaşmışlar. Selahattin Eyyubi'nin yaygın bir şekilde Kürt olarak gösterilmesinin sebebi de babasının yüksek ihtimalle Kürt olduğundan. Baba tarafına ağırlık verip, anne tarafını unutmak ise, 'kanbabadan gelir' gibi bir haksız zihniyeti uygulamaktan başka bir şey değildir.
Buna rağmen, kanaatımca asıl önemli olan kan değil, kişinin kendisini nasıl hissettiğidir, yani belirttiği kimliktir. Örneğin, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın annesi Türk ve babası Kürttür, ama zannederim hiç bir kimse ona Türk demez, diyemezde. Öteki yanda, bazı Valide Sultanların yabancı soydan gelmelerine rağmen, kimse Osmanlı Padişahlarının Türklüğünden şüphe etmez çünkü onlar Müslüman Türk olarak yetiştirilip eğitilmiştir. Kısaca, birine Türk diyebilmek için, o kişinin Türklük bilincinde olması gerekir. Benzer şekilde, birine Kürt diyebilmek için de, o kişinin Kürtlük bilincinde olması gerekir.
Ancak, duruma o şekilde bakarsak, Selahattin Eyyubi'nin Türklüğünü yada Kürtlüğünü ön planda tutmak yanlıştır, çünkü o dönemde ırk önemli değildi, Müslüman olmak önemliydi. Selahatttin Eyyubi islamiyet için savaştı ve hükümdarlığı sırasında onlarca medrese ve cami inşaat ettirmişti. islami bilimlerde kendini yüksek seviyede geliştirmiştir. Eğer Selahettin Eyyubi'nin Kürt olarak fazla bir hissiyatı olsaydı, yoğun sayıda Kürtlerin yaşadığı Şahrizor bölgesine yöneltmeyip, devletini çoğunlukla Arapların yaşadığı Mısır ve Suriye bölgelerinde kurmazdı. Zaten Selahettin Eyyubi'nin Kürtlük uğruna değil, islamiyet uğruna savaşması zaten bazı aşırı Kürt milliyetçileri kızdırmaktadır. Mesela, geçen gün tartışma forumların birinde, bir Kürt ''Selahettin Kürtlük için savaşmış olsaydı şimdi Ortadoğu bizim olurdu'' gibi bir düşünce ifade etmişti. Araştırmacı-yazar Michael Rubin'in de bu olumsuz duyguları kaydetmiştir (11):
"Salah al-Din tarihin en ünlü Kürt olabilir, ancak onu bir milliyetçi tarihçesine dahil etmek sünnidir, çünkü Salah al-Din etnisite için değil, din uğruna savaştı (Spuler, 960: 93). Bunu görerek, mulakat ettiğim bazı milliyetçi Iraklı Kürtler Salah al-Din'in Şam'daki türbesi üzerinde işedikleri için övünmüştür, çünkü Salah al-Dn 'islam uğruna milletine ihanet etmiştir.' (14 Ekim 2001, Halepçe mulakati)"
Çoğu Kürtlerin Selahettin Eyyubi'ye bu şekilde hakaret edecek kadar adi davranabileceklerini inanmiyorum. Fakat Rubin'in rapörtajı kinle beslenmiş bir etnik temelli milliyetçinin ne derecede zararlı olabileceğinin bir göstergesidir. Selahettin Eyyubi'nin zamanında, onun ki gibi karışık soydan gelen bir insanın Türklük veya Kürtlük arasında seçmek zorunda değildi. Bugünün ideolojilerle ve siyasi çıkarlarla Selahattin Eyyubi'ye 'Türktür' yada 'Kürttür' diye israr ederek, onu herhangi bir etnik milliyetçiliğe alet etmek çok yanlış bir davranıştır. Türk ve Kürt kaynakları araştırırken, bir mevzu dikkatimi çekti: Selahattin Eyyubi'ye 'Türk' gösteren yazılarda, babasından pek bahsedilmez; Kürt sayfalarında ise, Selahattin'in annesinden hiç söz etmeyip hatta yabancıların dahi Türk olarak tanıdığı atabeylere 'Türk' demekten sakınıyorlar. Mesela, bir sayfada Nureddin Zengi 'Süriyeli' olarak tanıtıldı. iki tarafın gerçeklerle yüzleşememesi acı vericidir. Selahattin Eyyubi tarihin en büyük Müslüman kahramanlarından biridir. Onun başarısında Türkün, Kürdün, Arabında emeği geçmiştir, ama nedense onun bütün Müslümanların ortak atası olduğunu görüpte kabul edemiyoruz.
Sonuç olarak, Hollywood filmi yapanların Kürtçe türkü okuduklarına kızmamalıyız; filmde sadece Kürtçe türkü değil, Arapça ilahiler de seslendirliyor. Ayrıca, bütün batı kaynaklarda Selahattin Kürt olarak tanıtıldığı için yaptıkları anlaşılabilir. Amerikalılar uzun yıllardır Ortadoğu insanları dinlerinden uzaklaştırıp, ırkçı politikalarını ihracat etmektedirler. Bunu başlangıç noktası dönemin Amerikan Başbakan Wilson'un ''Wilson'un 14 Noktası'' olarak bilinen politikasıdır. Wilson Ortadoğu'da bulunan bütün etnik gruplarına ayrı ayrı devletler kurulmasını öngörüyordu. Kardeşi, kardeşe düşman ettiler. Hollywood'a kızmayalım, sadece kendimize dönüp bakalım ve soralım: biz neden birbirimizle kavga ederek sömürgeci ülkelerinin oyununa geliyoruz?
--spoiler--