meraklısına londra izlenimleri

entry8 galeri
    4.
  1. üçüncü gün..

    biraz alışveriş falan yaptık.. hediye felan aldık.. neredeyse ''yüzde 160 sale'' yazan armani mağazasına girip fiyatların hala 300 pound civarlarında seyrettiğini görüp götün götün geri çıktık.. 3 arabadan ikisinin ferrari olduğu londra sokaklarında kaybolduk, dalgalandık da durulduk..

    özgür'le buluştuk metroya binip.. camden town'dayız.. burası sokak sanatçılarıyla meşhurmuş.. özellikle 3 bardak ve 3 pinpon topuyla, pinpon toplarını bardakların içinde gözümüzün önünde kaybedip duran herifin şovu etkileyiciydi.. ancak işin sırrını yavaştan anlatmasıyla birlikte bizde yeşeren ''lan demek böyle yapıyormuş, işte orda el çabukluğu falan ohaa anladım bee..'' duygusuyla, finalde birden her göz o bardaklardayken bardaklardan portakal çıkartma hareketi ile taşak geçmesi yakışıksızdı.. ama hala etkileyiciydi..

    para istemeye gelene kadar alkışladık sonra topukladık..

    burada özgür'ün arkadaşı barış'la da buluşup bir yunan restoran'ında yedik.. güzeldi yemek.. ben tuvaletteyken sensörlü musluğu açıp, aradan 10 dakika geçmesine rağmen musluğun hala kapanmamasıyla panikten bayılana kadar eğleniyordum..

    oradan odaya döndük, üstümüzü değiştirip gecelere aktık özgür ve barış'la beraber.. bu sefer bar kapısı aşındırmamıza gerek kalmadı, bizi keriz görüp direk içeri aldılar, metra diye bir club'a..
    barış matruşkaya benzeyen iki üç japon kıza yazmaya gitti.. bizse bi köşede kendimizce dans edip laflayarak etrafı kestik.. baba bi hintli vardı, buna artık şerefsiz bir arkadaşı mı söylemiş ''sen süper dans ediyon lan..'' diye n'apmış bilmiyorum ama adam böyle kalabalığı yardı ''bakın neetçem..'' diye ve kendini yere atıp sara krizi numarası yaptı.. kızlar dehşete düştü.. biz ise başka bir adamı takibe almıştık gülmek için.. herif iyi dansçı.. ama bir sorun var ki uzmanlaştığı janr flamenko abimizin.. arkada çalan 50 cent de olsa, queen de olsa o flamenko yapıyor, kızlara öyle yanaşıyor.. bir bacımızı kaptı, hızlı hızlı çevirirken karıyı bi kaçırdı elinden, kız çizgi film karakteri gibi yere paralel uçup sütuna çarptı yığıldı kaldı kukla gibi.. daha n'olduğunu anlamadan flamenkocu deli tekrar kapmıştı zaten kolundan..

    bakkaldan biraz abur-cubur tıkınıp yattık..

    dördüncü gün..

    sabah yaptığımız alışveriş turunda bütün hediyeleri çıkarttık aradan.. ben kendime bir tane de pimp bastonu aldım.. grubun enteli olarak benim zorlamamla british museum'a gittik.. biraz antik insan çükü gördük, ufkumuz açıldı.. ben mumya çükleri bölümüne giriyordum ki özgür ve can beni linç etmekten bahsettiler.. çıktım çaresiz ve dünyadaki nerdeyse her futbol takımının formasının bulunduğu bir mağazaya girdik.. ve çıkamadık haliyle.. kendime fildişi sahili milli takımı deplasman forması alcaktım ama bedenim yoktu lan..

    özgür de bizle odaya geldi akşam.. odada demlendik ve bir çılgın ingiltere gecesine daha yelken açtık..

    gecede neler mi yaşandı? bir ara..
    14 ...