ben bu yazıyı sana yazdım

entry31009 galeri
    1003.
  1. ben bu yazıyı sana yazdım...

    bir hastanenin ruhsuz koridorunda karşılaşmıştık seninle.. ikimizde çökük bir zaman diliminde aynı sıkıntıların dalgalarında boğuluyorduk. gunler günleri kovaladı biz hastane ile bağdaştırdık kendimizi, birbirimize sırt verdik destek olduk zor günlerde; şükür atlattıkta. öyle bağlanmıştım ki sana korkularımı saklayamayacağım hissi eritiyordu günden güne beni. sana bakınca kendimi unutur hale gelmiştim. böyle bir sevgiyi, bağlılığı hangi masal anlatır bilmiyorum. attığın her mesaj cennetin mujdesi gibi geliyordu bana. o günlerde mutluydum ama öte yandan seni sevmenin ve sana bağlanmanın bir gün kaybedebileceğim korkusu ile çatışması kan revan içinde bırakıyordu düşüncelerimi.

    öylesine seviyorum ki seni oylesine kabullenmiştim ki bunu sana açıklamak bile imkansız geliyordu bana. benim, senin, sana olan sevgimin büyüsü bozulur korkusu beni içten içe büyük acılarla bezenmiş ölüme götürüyordu sanki... ne yapacağımı bilemiyordum, yusuf gibiydim kör kuyularda sanki çıkışım yoktu. akrebe intihar hakkını veren rabbimden bu ızdırabın bitmesini istiyordum sürekli. hastaydım yatağa düşmüştüm, sen o kötü günlerimde bile o saflığınla, hayatında hiç gunah gormemiş çocuksu, ürkek, etrafına hayat ışığı yayan gözlerinle yine de beni yalnız bırakmıyordun. sen suya benziyorun; hayatın kökenine yani. ben seni deliler gibi seviyordum ya; bu sevgiyi de bir türlü kendime layık göremiyordum. sanki allah'ın bana bu kadar büyük bir lütuf vermesi imkansızdı. ve karar verdim eğer ikimizinde sorumluluk sahibi olarak bir hayat sürmemiz gerekiyorsa bu aşk ölmeliydi. günler geçiyordu ve ben ne yapacağımı bilmediğimden içinden çıkılmaz bir kaosun içersinde boğuluyorudum ve karar verdim seninle bir daha asla görüşmeyecektim.

    bir 28 nisan günüydü hastaneden taburcu oldum önce, bütün iletişimimi kestim dünyayla, önce telefonlarımı arkadaşlarımı ailemi herşeyi uzaklaştırdım kendimden... senin benden haber alabileceğin herşeyi bertaraf ettim. sana olan aşkım artık bitkisel hayattaydı, bana geriye kalan tek sey yasını tutmaktı... uzun bir sure kimseyle görüşmedim evden çıkmadım hiç. aşkım ölüyordu ikimizin kurtuluşu için. aşk ölecek biz de birbirimizden habersiz bir şekilde birbirimizi sanki hiç tanımıyormuşuz gibi yaşamaya devam edecektik. birkaç gün sonra cep telefonumu actım aynı saniye de senden bir çağrı ardından bir kısa mesaj geldi: yaşıyor musun? o an yıklıdım aşk ölmemişti daha güçlüydü ve benim sadakatsizliğimin cezasını vermeye gelmişti. banyoda ağladım dakikalarca, utandım kendimden, kahroldum, ölmek istedim. ama biçare yapamadım. bir süre sonra sana iyi olduğumu gösterebilmek için attığın maile cevap yazmaya karar verdim tarih 3 mayıstı ve gecenin kör vaktiydi. "senin bu yaptığın çocukluk" diye yazmıştın bana bense "keske hep çocuk kalabilseydim..." diye başlamıştım zırvalamaya, ve herşeyin bittiğini sanmıştım...

    sana olan aşkım bana bu dünyadaki en büyük cezayı kesmişti. seni unutmadan yaşamaya mahkumdum artık. elim, gönlüm, düşüncelerim, gençliğim sana kelepçelenmişti. mateme sürdüm kendimi aylarca sakal traşı olmadım, ve o günden sonra bir daha renkli bir tek elbisem olmadı hep siyahların içine boğdum kendimi, hiç kimseye söyleyemedim bu sırrımı. günden güne kötü oldum sevinemedim hiç bir güzelliğe. zaten senden daha güzel hiçbirşeyimde olmadı.sessizliğe büründüm. dondurdum tüm hayatımı. senin ahını almıştım hiç birşey demeden çekip gitmiştim. bu vicdan azabını yüklemiştim sırtıma. öyle ya kolay mı o kadar çekip gitmek. bunun bir bedeli de olmalıydı ve oldu da

    hatırlar mısın sen bana birgün mesaj atmıstın "ne yapıyorsun?" diye.. bende düşünüyorum demiştim. beni gıcık etmek için "dusunen adam" diye yazmıştın. gülmüştük o gün kendi halimize. o günden beri heryere dusunenadam yazdım ben. içimdeki sana ait yegane hatıra olmuştu. artık bana her dusunenadam diye seslenildiğinde sen geliyordun aklıma bundan habersiz. gülümseyişin geliyordu, çocuksuluğun masmune gunahsız bakışların, nur gibi güzelliğin geliyordu. kokunu hissediyordum...

    4 yıl geçmişti aradan, günlerden bir gün mail adresin geçti elime oturdum ağladım. ben aşıktım, sen aşkın degeriydin. ama herşey değişmişti aradan yıllar geçmişti ve birgün msn başındayken birden bir yazı çıktı karşıma "gamze şimdi oturum actı" diye... o an kontrolumu kaybettim gözlerim yaşarmıştı, ellerim titriyordu, celladıyla göz göze gelen mahkum gibiydim. bitmeliydi bu vicdan azabı, bu solgunluk, nasılsın dedim sen iyiyim dedin ben senden çekip gittiğin için hakaret etmeni beklerken... sen yıllar önce yaptığımın çocukluk olduğunu ve bana kızgın olduğunu söyledin. bende senin hatıranı dusunenadam olarak yaşattığımı söyleyince bana sen ancak düşünen çocuk olursun dedin. beni sen var etmiştin hiç değişmemiştin hep aynı; tüm merhametinle aynıydın:

    hayatında hiç günah görmemiş nur yüzlü bir çocuk gibi.

    gamzem ben bu yazıyı sana yazdım; içimden yıllardır atamadığım sevgime aşkıma yazdım.

    seni her zaman düşünen dusunenadamın.
    7 ...