sabahın köründe kalkıp derse her zamanki gibi geç kalmıştım.. üstüme kot mot birşeyler giyip, yolda agzıma simiti tıkıştırıp derse koştum. derse girdigimde kız lisesinden * mezun oldugun bildigim arkadaşların karşılama töreniyle karşılandım.
+ aşkım nerdesin yaa?
dedi biri. noluyo lan dedim içimden. hiç bir anlam verememiştim bu aşkım'a. kim kime ne aşkımı diye ikinci soru cümlecigi belirdi. uykudan yeni kalkmış olmanın mahmurluguyla acaba franz kafka'nın gregor samsa'sı gibi dönüşüm mü geçirmiştim? erkek mi olmuştum yoksa? öyle olsa tuvalette sabah farketmez miydim? hakkaten noluyodu lan?
+ pşt bebegim uyanamadın galiba? ihihihihihi. *
hoppalaaa!! aynı arkadaştan ikinci sarsıntıya ugramıştım.ben kız arkadaşlarımla konuşmalarımın çogunu 'hacı, aga, usta, agili, imcik, kılçık' ile başlattıgımdan sabah karşıma çıkan bu bebek beni fena halde sarsmıştı. kelimeleri toplamalıydım. uzaylı gibi görünmemeliydim.
- i- iyiyim. günaydın. *
dersin başlaması uzun sürmemişti ki kendimi toplama fırsatını ders dakikaları içinde bulabilmiştim.. sonradan açılınca sabah kantine gidip bir çay içince kendime geldim. tenefüste sınıfa girdim.. sabah aşkı oldugum arkadaşım sınıftan başka bir kız arkadaşımın elini tutuyordu. biliyordum ki cinsel tercihleri lezbiyenlik biseksüellik degildi. kaldı ki olsa da nolurdu. ayrıca bananeydi. amma anlamadıgım bir şey vardı. samimi olucam derken eşşegin damına su kaçırmaktı bu. ve samimiyetin ince sınırını katletmekti. mahremiyete suikasttı. belkide çok abartmıştım. ama bana hakkaten tersti. *****