sıcak bir günü hafif soğuk bir trakya sabahına bağlayan bir geceydi.limanın hemen yanıbaşında dalgaların yüzyıllardır sürüp giden muhteşem kavgalarından birini izliyorduk.masada namık kemal fıkraları, merhaba ve güle güle demenin arasında kalmış bir tekirdağlı 70'lik dostumuz, biraz da köftemiz kalmıştı.her şey mükemmeldi.marmaranın sularındaydı gözlerimiz, aklımız ise eskimiş fotoğraflara takılıp kalmıştı.birden birisi ortaya attı:
- be susaklar, ne bakarsınız ülee, görmezmisiniz bea, üç bej kafadar bir araya gelmişiz ama, içbirimiz bir iltifat etmiyez şu şehre.
orda, o gece söylenmişti hepimizin ağzından tekirdağın en güzel şehir olduğu.gönlümüzün en güzeliydi belki de, hatırlayamadım.70'lik dostla çok samimiydik o ara.
(bkz: biz trakyalıyız, ep gene trakyalıyız)