ayıptır övünmesi, bendeniz ekşi'de de uludağ'da da yazarlık yapmaktayım. 2 sözlüğün zirvelerine de gidiyorum. ekşi sözlük zirvelerinde çeşitli mesleklerden kişiler oluyor. mesela en son zirvede bir eczacı, grafiker, mühendis, remayözcü, şiropraktör ve kaplumbağa terbiyecisi vardı. zirve bir yat kulübünde gerçekleşti. viskilerimizi yudumlarken ülkenin gidişatından, global krizden ve en son gittiğimiz davetlerden bahsettik. sonra bir şey oldu, bir baktım eczacı mühendise, mühendis remayözcüye, bendeniz şiropraktöre; sonra hepsi grafikere kaymış. kaplumbağa terbiyecisi de bir köşede oturmuş bizi izleyip arsız kaplumbağasını terbiye ediyor.
saatler sonra yorgunluktan bir köşeye yığıldığımızda farkettik olanları. uzun süre oturamadım.
-----
bir hafta sonra ise uludağ sözlük'ün zirvesine gittim. zirve bir varoş mahallesinin kahvesinde oldu. kahveye ilk girdiğimde sigara dumanlarından kafaları seçemedim. zirveye gelenlerin hepsi ipsiz sapsız, boş gezenin boş kalfası tiplerdi. kızları da kartlaşmış kenar mahalle dilberleriydi. üstüne üstlük hepsi çirkindi, göz altları mosmordu, sakalları uzundu, kiminin üstünde sadece bir don vardı. bir yazarın pantolonunun fermuarı yoktu. midem kalktı vallahi. birkaç saat kahvede oturduk. kimi sözlük yazarları "kırmızı ışıklarda vardiyam var" diyerek gittiler. geri kalanlarla istasyona yakın şirin bir barakada bali şeyettik. birbirimize kelebeklerimizi gösterdik. bir yazar arkadaşımız sağolsun, gazete kağıdına sarılı köpek öldüren getirmiş. köprü altına gidip içtik leziz şarabı. oracıkta sızmışız. sabah herkes gecekondularına dağıldı, ben ise şöförümü çağırıp villama gittim.
-----
işte böyle canlarım..