show tv'de perşembe geceleri yayında olan, ali kırca'nın sunduğu siyaset meydanı programının din, bilim ve darwin konulu programının konukları ilahiyatçı mehmet bayraktar ve abdülaziz bayındır ile itü avrasya bilimleri öğretim üyesi celal şengör'dü. konu ise din, bilim ve darwin idi; malum tübitak faciasının ardından olması gereken ancak eksikleri çok olan bir programdı..
öncelikle konuklar yetersizdi; neredeyse % 80i konuyla alakaları çok da olmayan, bilgisi yetersiz ilahiyat öğrencileriydi - ki sordukları sorularla, yorumlarıyla bunu gayet belli ettiler- ve moleküler biyoloji okuyan öğrencilerin de gayet tepkisiz ve de yetersiz olduğu açıktı - insanın kromozom sayısını bilmediği halde profesöre soru sormaya çabalayan birini bile gördük ya, az bile söyledim bence -. ayrıca konuklar.. iki ilahiyatçı ve bir jeolog.. konu madem ki din, bilim ve darwin; o halde neden bir biyolog veya moleküler genetikçi yok?
ha, eğer celal şengör geçtiğimiz hafta tübitak'a bir çıkış yapmasa o bile alınmazdı bu programa da, neyse..
konuklardan mehmet bayraktar kur'an'da evrimin olduğunu iddia ediyordu ancak kur'an'dan kanıt sunamayarak yetersiz kaldı..
abdülaziz bayındır ise çok sert çıkışlar yaparak fazla alınganlık göstererek zaman zaman haklı olduğu durumlarda bile haksız konuma düştü.. "insan hariç tutulursa evrimi kabul ederim." diyerek çok da alışmadığımız bir düşünceyi savundu; allah aşkına ne yani dünya evrim geçirecek insan sabit kalacak? mantıklı mı?
celal şengör ise zaman zaman aşırıya kaçan hoşgörüsüyle taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanmıştır diye düşünmekteyim. ateizmin ve evrimin bu kadar sert savunulduğu başka bir zamanı hatırlamıyorum doğrusu! öyle ki, primat taklidi bile yaptı!
dikkat çeken bir sahne oldu bir ara; gayet ukala bir öğrenci daha önce aldığı cevaplar yetmemiş olacak ki celal şengör'e kapak yapma çabası içinde anlamsız sözler sarf etti; önce çanakkale savaşları'nın iman gücüyle kazanıldığını söyledi - ne alakaysa programda - celal şengör'ün "balkan savaşları'nı niye kaybettik o zaman?" demesine ise "sizin gibi imansız askerlerle savaşmışız" cevabı tribünlerden - pardon seyircilerden - alkış alsa da ilahiyatçı abdülaziz bayındır "savaşlar iman gücüyle değil savaş taktikleri ile kazanılır, ne alakası var?" diyerek gerekli cevabı verdi..
programda beklediğim çıkışı ise adını bilmediğim bir moleküler genetik öğrencisi yaptı; "bu nasıl sığ bir tartışmadır? böyle mi yapılır bu konunun tartışması?" diye başlayan ve baştan sona kadar mantıklı cümleler kuran öğrenciye hiç kimse cevap veremedi..
ancak bu kadar yerginin yanı sıra programla ilgili hoş bir detay da birbirlerine karşı bu kadar zıt olan abdülaziz bayındır ile celal şengör'ün birbirlerine olan hoşgörüsüydü.. şakaları, takılmaları programda gülümseten anlar yarattı..
daha kapsamlı tartışmak mümkündü ancak ali kırca'nın düşündüğü şey reyting olunca bu pek mümkün olamadı.. dileğim; richard dawkins, celal şengör ve abdülaziz bayındır gibi bir üçlü tartışmadan yana ama mümkünatı pek görünmüyor