football manager 2009 oyunum gelene, ben sezon tamamlayıp; sözlüğe aktaracak kadar şey bulduğum zamana kadar, sadece size anlatmak için oynadığım pes 2009 şampiyonlar ligi modunu paylaşıyorum şimdi. hatta hepsi komplo, günler öncesinden bu başlığı, yazabileyim diye açmıştım. haha. her neyse. football manager 2009 entrylerim gelene kadar bununla idare edeceğiz. çok heyecanlı değildi, ama en nihayetinde şampiyonlar ligiydi bu.
bu andan itibaren, bu entrymde gizli bakınıza yer vermeyeceğim bir de bunu söyleyeyim. yoksa bakınızdan geçilmeyecek, oyuncusuydu takımıydı falan. işte bu yüzden direkt olaya giriyorum. porto, shakhtar, spartak moskova, zenit, panathinaikos... denemediğim takım kalmadı. fakat regular seviyesinde dahi hiçbiriyle tur atlayamadım. çıldırma noktasına geldiğim anda, gerçek hayatta pek hazzetmediğim, en azından efendi gibi futbol oynadıklarından ve dünya futboluna renk kattıklarından ötürü sevdiğim manchester united takımını denemeyi düşündüm. sevmiyordum bu adamları. arsenal düşündüm, ama lisansı yoktu. chelsea desen öyle. hep dikkatimi çekerdi en tepede olarak manchester, alayım dedim.
belki de onlarca takım. onca denemenin, kaybedilen maçların ardından sözlük yazarlarıyla paylaşılmak üzere oynanan bir kupa. stresliydim. elime bir kağıt ve kalem aldım ki maçları tek tek not edeyim, hepsini aktarabileyim diye.
ve başlıyor... kuralar çekildi. grubumda spartak moskova, sporting lizbon ve atletico madrid var. ayrıca lisansı olmayan takımları da lisanslıymış gibi gerçek adlarıyla vereceğim. şöyle bir bakıyorum. gerçek hayatta bayern münih olayından sonra ifrit olduğum sporting'e çingene gözüyle bakıyorum. rehavete kapılıp atletico'ya bir maç kaybederim, gerisi tamamdır diyip giriyorum oyuna. ama hala korkuyorum. çünkü gol atmayı dahi becerememişim diğer takımlarla, çok zorlanmışım. nerden bileyim ben, roketlerle dolu takımda oynadığımı?
önce maçın skorunu ve gollerini yazacağım. ardından da kısa bir anlatımla süslemeyi deneyeceğim. golleri, önümde kağıt kalemle; sizlerle paylaşmak için tek tek not ettim sözlük yazarları. belki bunu okuyacak 1 kişi, belki de 3. önemli değil lan, sizi sevdiğim için yaptım ben. en büyük mutluluğum şu an bu entrymi iştahla girebiliyor olmam. işte başlıyoruz...
***
spartak moskova 0-2 manchester united
[0-1] 2' ronaldo
[0-2] 90' tevez
- şampiyonlar ligine, pek de zor sayılmayacak bir deplasmanda, rusya'da başlıyorum. rakibim spartak moskova. santrayı alıyor ve tipik, devamlı yaptığım arapaslarımla sonuca gitmeye çalışıyorum. park ji sung'un güzel pasıyla, henüz ilk saniyelerde topla buluşan ronaldo defansı leblebi gibi yiyip kaleciyle karşı karşıya kalıyor. henüz ilk dakikada, kaleciden dönen ikinci bir topla ronaldo; takımımızı deplasmanda öne geçiriyor. ben çıldırıyorum sevinçten tabi, normalde gol atamamışız, daha maçın ilk dakikalarında rahat bir gol buluyorsun.
bu golün de verdiği rahatlıkla savunmaya çekildik, devamlı top çevirdik, kontrataklarla; daha çok arapaslarla sonuca gitmeyi denedik. oyunu pek ciddiye almasak da zayıf rakibimiz karşısında iyi oynayan taraf bizdik. direkten dönenler, kalecinin son anda çıkardıkları, kornerler... orta sahada giden, kimi zaman spartak moskova kalesine dönen maçta son dakikalar oynanıyor. korner. ön direğe yerden ortalıyor ronaldo. topla buluşan tevez, kıvrak bilek hareketleriyle arkasındaki iki rakibini geçiyor, kaleyi çaprazdan görerek vuruyor ve son noktayı koyuyor. rahat bir oyun ve mütevazi bir skorla dönüyoruz moskova'dan. yolumuz uzun.
***
atletico madrid 2-0 manchester united
[1-0] 50' agüero
[2-0] 54' reyes
- tecrübelerimin öğrettiklerinden yola çıktım ve atletico maçını hiçbir zaman düşünmedim. bu takım rakibini uyutup vuruyor, daha sonra tam "elediler" dediğiniz anda yaptıkları bir hatayla turu size hediye ediyorlardı. evet, atletico madrid iyi bir takım değildi manchester için; ama büyük olduğunu iddia eden çocuk gibi, rakiplerine saldırmaktan da geri durmuyordu.
her şey açık. manchester'ın baskın oyunu, futbolun adaletsizliği ve 50. dakikada köşe vuruşundan gelen gol. hemen sonrasında, morali bozulmuş takıma vurulan ikinci bir darbe; fakat oyuncuların pek de ırgalamadığı bir mağlubiyet.
- kesinlikle turnuvanın en güzel maçıydı bu. 2 maçta aldığım 3 puanın ardından, galibiyet parolasıyla çıkıyorum maça. atletico deplasmanında kredimi tükettim, sporting'e karşı kendi evimde puan kaybedersem işim zor olabilir. maç başlıyor. spartak moskova maçının tekrarı sanki! arapas, ilk atak; kaleciyle karşı karşıya ve gol, yine rooney! hem manchester, hem sporting şokta. henüz şokun etkisi devam ettiği sırada; santradan hemen sonra, birkaç pasın ardından kapılan topta gelen ikinci gol. neredeyse aynı şekilde. ve manchester'ın daha oyuna ısınamadan farkı 2'ye çıkararak rahat bir nefes alması. maçın özeti buydu aslında, atılan iki gol; rehavete kapılınıp yenilen iki gol, kendine gelinip atılan iki gol daha.
2-0'ın rahatlığı üzerimize çökmüştü, maç yine orta sahada gidip gelen zevksiz bir olaya dönüşüvermişti. o sırada yine allah'ın belası kornerden, kafa vuruşuyla derlei topu ağlara gönderdi ve ilk yarı bu skorla 2-1 tamamlandı. ikinci yarıda, aylaklığa devam ettik ve 57. dakikada, defansın inanılmaz hataları sonrasında, rakiplerini bir bir geçen derlei'nin ikinci golüyle, maçın 2-0'dan 2-2 olmasına izin vermiş bulunduk efendim; evet, maç artık 2-2'ydi. o büyülü başlangıcın etkisi çoktan gitmişti, işimizin bittiğini düşünmüştüm.
ama takımımın manchester olduğunu unutmuşum! kendimize geldik, şöyle bir silkindik; 6 dakikalık bu sürecin ardından ronaldo beklentilerimizin karşılığını verdi ve ceza sahası dışından müthiş bir füzeyle takımımızı tekrar öne geçirdi. dakika 63, gol ronaldo, manchester old trafford'da 3-2 önde. ne olduğunu tahmin ediyorsunuz değil mi? orta sahada geçen, iki takımın da atağa kalkamadığı bir maç! evet. ta ki 83. dakikaya kadar. bu sefer rooney'in sol çaprazdan gönderdiği füze ağları buluyor. ve görkemli sayılabilecek, mükemmel bir zaferle ayrılıyoruz maçtan.
- inanması güç, ama gerçek. ilk maçta, henüz ilk dakikada yediği golle geriye düşen ve maçı kaybeden spartak moskova, ikinci maçta da kaderini değiştirmeyi başaramıyordu; ve tevez'in golüyle yine maça 1-0 önde başlıyorduk. her şey birbirinin aynısıydı. rooney'in, deneyimsiz defansı geçerek ağlara bıraktığı top, henüz maçın başında "3 puanın sahibi manchester" mesajını haykırıyordu. evet, yine ilk beş dakikada 2-0 üstünlüğü yakalamış ve kendi sahamıza çekilmiştik. fakat bu maçta kısa sürdü. evimizde spartak moskova'ya iyi bir ders vermek niyetindeydik ve kafamızda şöyle bol gollü bir galibiyet vardı. gerideymişiz de kazanmamız gerekiyormuş gibi bastırdık, rakibimizi önemsememe, küçümseme hatasına düştük ve bystrov'un attığı golle kendimize geldik. art arda çok kolay 2 gol yiyebiliyorduk, bu yüzden artık ipleri sıkı tutmalıydık.
golden sadece 8 dakika sonra, manchester'ın büyük bir takım olduğunu ve istediğinde rakiplerini rahatlıkla geçebileceğini kanıtladı hargreaves. oyuna 50. dakikada girmiş, 76. dakikada müthiş bir kafa golüyle takımını 3-1 öne geçirmişti. maç bu skorla sona erdi. artık takımın önündeki atletico maçını kazanıp, ikinci tura merhaba demesi gerekliydi sadece.
***
manchester united 1-0 atletico madrid
[1-0] 14' rooney
- ilk maçta kaybettiğimiz rakibimiz atletico madrid'i, old trafford'da ağırlıyorduk. açıkçası rakibimizden çekiniyorduk, burada da yenilirsek sporting maçında galip gelmemiz gerekecekti. bugün galip gelmemiz durumunda ikinci turu garantileyecek, atletico'dan da öcümüzü almış olacaktık. bunu çok istiyorduk. tüm maçlarımızdan farklı olarak, defansif bir oyun oynadık; ilerde inanılmaz hızlı rooney'e, ronaldo'ya, tevez'e ve park ji sung'a güvendik. beklentilerimizi boşa çıkarmadılar. rooney, 14. dakikada peşine taktığı iki defans, önündeki oyuncular... demedi, dinlemedi ve ceza sahası dışından, sol köşeye müthiş bir top gönderdi.
bu gol, manchester için ikinci tur demekti aynı zamanda. defansif kurguyla, bir kaç oyuncu değişikliğiyle rahat bir maç çıkarmış ve atletico'yu mağlup etmiştik. artık yapmamız gereken tek şey ikinci tur maçlarına konsantre olmak, rakibimizi beklemekti.
- açıklamaya gerek var mı? ikinci tur maçları için dinlendirdiğim 7 oyuncum ve ciddiyetsiz yönetimim, ihtiyacımız olmayan bir 3 puan; ve kaybedilen maç. sporting deplasmanında 3 gol yemek her ne kadar hoş durmadıysa da, bu sonuç kimse için önemli olmadı.
çünkü ikinci turdaki rakip real madrid idi...
***
evet, sağ salim ikinci tura çıkmıştık. dinlenen, bol bol nutella'yla gaza gelen fitbolcularım, madrid karşısında çılgın atmaya hazırlardı. gerçi pek çılgın atacaklarını zannetmiyordum ama beni yanılttılar, helal olsun diyip geçiyorum..
***
real madrid 0-2 manchester united
[0-1] 45' scholes
[0-2] 61' giggs
- iki efsane! maça tedirgin çıktık. rakibimiz çok güçlüydü ve yenilecek bir gol takımı dağıtacağı için, çok tehlikeliydi. özellikle böyle rövanşlı maçlarda ilk golü yiyen taraf olmamız durumunda, maçı, hatta turu kurtarabilme ihtimalimiz düşük mü düşüktü. temkinli oynadık. scholes'un 45. dakikada, ceza sahası dışından, rakibini zarif bir hareketle geçerek köşeye doğru yaptığı vuruş; ilk yarıyı deplasmanda önde kapatmamızı sağlıyordu. daha sonra sahneye bir diğer efsane giggs çıkıyor, karambolde casillas'ı affetmeyerek manchester'ın sahadan büyük bir zaferle ayrılmasına katkıda bulunuyordu. deplasmanda alınan bu inanılmaz galibiyet, ingiltere için her şeyi elbette ki kolaylaştırmıştı. taktik belliydi. savunacak, savunacak, savunacak ve yine savunacaktık. rooney-tevez ikilisiyle de rakibin kalesini yoklayarak turu geçecektik. artık her şey çok daha kolaydı.
***
manchester united 0-1 real madrid
[0-1] 27' cannavaro
- evet evet. her şey beklediğimiz gibiydi. ta ki cannavaro, yine o kornerden kafa golünü atıncaya kadar. bu dakikadan sonra inanılmaz bir maç oynandı. kıran kırana, başa baş, dişe diş. fakat kazanan taraf bizdik. artık çeyrek finaldeydik ve rakibimiz villarreal'di. bu, artık büyük ölçüde yarı finali garantilediğimizin resmiydi. old trafford'da alınan bir diğer önemsiz mağlubiyetin ardından, tüm dikkatimizi çeyrek finale yoğunlaştırmıştık. barcelona, juventus, chelsea gibi rakiplerin arasından bize villarreal'in çıkması büyük şanstı. ve işte o çeyrek final...
- tipik bir manchester başlangıcıyla, rakibimizi daha ilk dakikalardan boğmaya başlıyorduk bu maçta da. her şey tıpkı ilk maçlardaki gibiydi. ve tevez'in golüyle, old trafford şampiyonluk şarkılarını söylemeye başlamıştı. inanılmaz çekişmeli bir maç olmasına rağmen, herkesin kupayı kaldıracağımıza inancı tamdı. franco'nun 30. dakikada attığı gol kimseyi etkilemedi, ve bundan 13 dakika sonra ronaldo ilk yarıyı 2-1 önde bitirmemizi sağlayan golü attı. her şey yolundaydı. deplasmanda da şansımız vardı, bu maçı kazanamamak da büyük bir sıkıntı değildi.
ikinci yarı durgun geçti. iki taraf da yorulmuştu. bana hepsinden çok koyan da, o kadar kaçırdığımız pozisyondan sonra son dakikalarda vidic piçinin hatası yüzünden yediğimiz gol oldu. maç 2-2 bitti. evet, birçok iddaacının kuponunu yatırmıştı bu maç, hehe. ama deplasmandaki maç için banko manchester'dı. 1-1 ve 0-0'lık beraberlik, villarreal'in yarı finale çıkması demekti. gol ve goller bulmalıydık.
***
villarreal 0-3 manchester united
[0-1] 10' rooney
[0-2] 30' rooney
[0-3] 61' park ji sung
- aynı düzen, aynı oyun; gol ve goller. bu, apaçık bir "akıllı ol villa" mesajıydı. evimizde oynadığımız ilk maçta pek varlık gösteremesek de, artık iş bitmişti. son derece rahat bir oyunla, 5-2'lik averajla adımızı yarı finale yazdırmıştık. rakibimiz juventus'tu bu sefer. işte şimdi sıçtıktı...
***
juventus 2-2 manchester united
[0-1] 10' tevez
[1-1] 62' almiron
[1-2] 90' park ji sung
[2-2] 90' nedved
- evet yanlış görmediniz. 90 onlar. en gollü, en keyifli maç 4-2'lik sporting maçıydı. fakat bu maçın en heyecanlısı, birçokları için de en doyurucusu olduğu gerçeğini kimse inkar etmeyecektir. yine çekiniyorduk rakibimizden. ilk dakikalarda juventus'un direkten dönen topu, gözümüzü iyice korkutmuştu. defansın hatasında, savunmanın arkasına sarkıp topu ağlarla buluşturan tevezimizin golüne kadar korkuyorduk. şimdi deplasmanda öndeydik. madrid filmi yeniden oynanıyordu, artık juventus düşünmeliydi.
ilk yarı bu skorla bitti, oyun da böyle devam etti. ah o bela kornerler yok mu... keltoroş almiron, yükselip vurdu; yıktı bizi. 1-1 olmuştu. evet, buradan sonra maçı bu skorla bitirmemiz çok zordu. juventus bastırdıkça bastırıyor, aksine; bizim de moralimiz bozuluyordu. defansımızı yerlerden topluyorduk. elimizden geldiğince karşı koyduk, atağa kalktık. ve son dakikada bir korner kazanmayı başardık. ronaldo ön direğe kullandı yine. karambol anında, park ji sung ayağına gelen müthiş tekmeye aldırmadan* topu kaleye gönderdi. buffon'dan seken topu tamamladı.
delle alpi bayram yeri olmuştu artık. ama uzun sürmedi. bu sevinci anlatma gereği duymuyorum, anlatacak güç bulamıyorum aslında. santra alındı, juventus uzatma dakikalarının sonunda bir atak geliştirdi. ceza sahası içinde yaşanan karambol. brown'un vuramadığı top. nedved'in boş kale dokunuşu, ve 2-2.
tek tesellimiz deplasmanda 2 gol atmış olmaktı. ama geçtik, evet.
***
manchester united 1-0 juventus
[1-0] 11' rooney
- tehlikeli, zorlu bir maçtı. gol yememeye çalışıyorduk, fakat rooney'in erken attığı gol bizi rahatlatmıştı. acı tecrübelerimiz sonrasında, oyun disiplininden kopmamayı da öğrenmiştik. bu gol bize hem averaj, hem moral avantajı sağlamış; hem de oyunumuzu ilk defa olumlu yönde etkilemişti. ve finalin adı, manchester united - chelsea oldu...
***
chelsea 2-1 manchester united
[1-0] 20' joe cole
[2-0] 48' lampard
[2-1] 88' rooney
- bu turnuvaya bu final yakışmadı, gerçekten. defansı duman eden, her topu direkten dönen chelsea; çok zorlanmadan, 20. dakikada buldu golü. ilginçtir ki, yine kafayla! sonrasında biraz dengede gitti oyun. pozisyonlar bulduk ama hiçbirinde golün yakınından dahi geçemedik. 48. dakikada, saçmasapan bir penaltı pozisyonuyla, ikinci golü yedik. artık, bu finalde rezil olmamak, 3-0, 4-0 gibi bir yenilgi almamak için oynuyor; arada gol atmayı da deniyorduk.
sonunda, rooney defanstan aldığı topu götürdü. maç boyunca koşmamış olmanın verdiği dinlenceyle, güçle, enerjiyle yardırdı. cech'i, pek önemi olmasa da; avlamayı başardı, ve bu macera da chelsea'nin 2-1'lik skorla kupayı kaldırması ile bitti. maçtan sonra ağlayan scholes benim de gözlerimi yaşarttı şahsen.
ama benim gözlerim, an itibariyle bu entry yüzünden yaşarmakta. yeter lan!