kırmızılı yeşilli ekose kravat takıp bordo ceket giydiğim lise yılları. o senenin şu anda hatırlayamadığım haftasına denk düşen cumasında istiklal marşında ip gibi sıramıza dizilip korkma sönmezle tüylerimiz tiken tikenken milletimindir ancak dememizle tikenleri indirip kapıya dalmamız bir oldu. it kopuk mu yok. olmaz mı? bizim okulunda kapısında bir grup kopukgillerden parazitler mevcuttu pek tabiki.. evet öyleydi fakat çıkışlarda ilk çıkanı dövmek gibi fantazileri pek yoktu açıkcası. iri kıyım yarı hemşo rizeli arkaşımla beraber koşarken şşşşt bilader duymak istiklal marşımızın etkisini tekrar yaratmıştı üzerimde. ee gençlik işte ozamanlar iki kaşımızın arasındaki sivilceleri patlatıyoruz. kan kaynıyo tabi. ne var bilader ve peşine nasıl takıntı yapılmışsa sen bizim mahallede 2 sene önce misket oynamıyormuydun lanı çocuk duydu duymasına fakat güney doğumdan kuzey batımdan önünden arkamdan gelen tekme sahipleri nasıl duydu hala anlamış değilim. yerde hayalarıma aldığım tekmenin tadı hiç bir halı saha maçında aldığım top darbesinde alamadım arkadaş. ee kahramanlarımızdan birini az önce size tanıtmıştım. iri kıyım koray ki kendisi elinden kimya formulünü tahtaya yazarken koray pençelerine bakma şeklinde uyarı almış hacimdir evrende. koray dünyayı kurtaran adadaki cüneyt arkın formatında bütün sokak döğüşü taktiklerini uygularken en son kafasının yanından artık taş diyemeyeceğim zira kafası kadar olan kaya parçası teğet geçiyordu. neyse efendim çok güzeldi tekmeler.. okulun basketbol takımındaydım spor yapardım idmanlıydım fakat hiçbir egzersiz hareketinde bu kadar relaxlamamıştım.yırtamadığım bordo ceketim de yırtılmıştı.mutluydum..