kürtçülüğü, ya da kendi terminolojileriyle "kürt halkı mücadelesi"ndeki yeri, kürtçe açılımı vesairesi dışında, başka bir şekilde de tanımlanması lazım gerek bu adamın. bu adam bir kere bir aşiret reisidir. güneydoğu anadolu'da binlerce marabası vardır. bildiğin aristokrattır yani. ikincisi aristokratlıkla yetinmeyen bir burjuvazi sevdalısıdır. kürtçülüğü dışında "sol" kisvesine uygun olarak demokratik açılımlar, icraatlar ve söylemlerine rastlayamıyoruz nedense. varsa da zaten ucu illa ki "kürtçülük" kisvesine dokunuyordur. demokrasiden özgürlükten bahseden bu güzel insan zaten solcu falan olsaydı, öncelikle kendi tarlalarında çalıştırdığı marabalarını özgürleştirirdi. yahu toprak sahibi bi aristokratın nasıl olup da feodal zincirlerini kırıp, sol bir tutum takınmasını bekliyorsunuz ki? ne emekçi kitleler; işçi-köylü-memurlar adına doğru dürüst bir planı-programı vardır, ne de türkiye genelinde tüm türkiye'yi kapsayan bir algıyla hareket edebilmektedir.
son not: bi de apo'yu nelson mandela'ya benzetmiş kendisi. sayın türk hemen söyleyeyim. nelson mandela beyaz ve siyah güney afrika halkı barış ve adaletli olsun, "kendi" ülkelerinde eşit ve birbirine karışmış bir heterojenlik içerisinde yaşasınlar diye yıllarca mahpus olmuş, her zaman eşitliği ve beraberliği savunmuştur. o'nun özgürlük anlayışı, siyahlar ve beyazların bir arada, hesapsızca ve bedelsizce aynı ülkede aynı haklara sahip olarak yaşamalarını öngörür. ne 35.000 insanı katleden bir siyasi yapılanma içerisinde olmuştur, ne de ayrımcılığı ilke edinmiştir. ayrıca mandela'nın mücadele verdiği güney afrika ile şu anki türkiye arasındaki benzerlik, obama'yla benim aramdaki fiziksel benzerlik kadar bile değildir yani. ayrıca nelson dedem duysa dediklerinizi çok bozulur sayın türk, haberiniz olsun.