trabzon'un emeğine yazık olan maç. o kadar emeğin karşılığı sadece delik bir bacak* olmamalıydı, taraftar "baldır, baldır" diye bağırsa da trabzonsporlu oyuncular en fazla bunu verebildi taraftarına. galatasaray kötü oynadı, kadro yanlıştı, en fazla beraberliği hakettiler tamam. buna sözüm yok da yaser yıldız'ın kırmızı kartı ne ya? bunu utanmadan "dirsek attı" diyerek yorumlayan o yan hakem parçası var ya, senin hiç mi gururun yok? adam sırtını rakibine verip pozisyon almaya çalışırken rakibinin yüzüne "değen" eli dirsek olarak yorumlanıyorsa hepinizin cümleten şerefine ekmek banayım ben.
egemen korkmaz: sen futbolcu falan değilsin arkadaş. anca o komik sakal biçiminle bizim ufak yeğenleri güldürürsün. bunlara nacizane tavsiyem, bunlar gibi topa vurmaktan ve adam biçmekten başka bir vasfı olmayan ne kadar üçüncü lig topçusu varsa bir araya gelsinler ve şu ülkenin futbolundan da defolup gitsinler. yakında ispanya maçı var, götümüz 3.5 atıyor değil mi? niye? onlar torres çıkartıyor, bizler burak yılmaz. onlar puyol yetiştiriyor, bizler egemen korkmaz gibi "kasapları". hocanız ne diyor size? "top geçsin adam geçmesin" öyle mi? bu mantalite var olduğunca siksen bir bok olamayız biz.
ayrıca trabzonspor tam tempoyu yakalamışken sahaya konfeti ve balon yağdırıp oyunu tamamen soğutan akabinde galatasaray lehine döndüren trabzonspor seyircisine de çok güldüm. kim alıyor bunları taraftar diye stada?
ayrıca o yaratıcı balon şekillerini de sevdim. koca kafalı, 4 bacaklı, uçan renkli yaratıklar bastı dün bir ara avni aker'i. ilk defa bu tür yaratıkların hollywood stüdyoları yerine başka bir yere iniş yaptığını gördüm. bence orada maç tatil edilmeliydi...
uzun lafın kısası, her zamanki gibi hakem saçmalıklarıyla ön plana çıkan bir trabzonspor-galatasaray maçı olmuştur. iki takım da esasında berbat futbol oynasa da gösterdiği mücadeleler takdir edilmelidir. maçın son dakikalarda gerildikçe gerilmesinin sebebi de muhterem official yunus yıldırım'dan başkası değildir...