Sözlük yazarlarının şişe çevirmece oynarken * gerçek mi cesaret mi diye sorulan sorulara verdiği gerçek cevabı sonrası anlattığı anılar bütünüdür.
Benim şöyle bir itirafım olucak.
Yıllar önce bir yaz çalıştığım cafede hakikaten çok güzel bi kız vardı. (kız sonra passaparola mankeni oldu * ) bende buna aşık oldum ya da öyle zannettim. Neyse kızın telefonunu telefonuma AŞKIM diye kaydettim * gel zaman git zaman işlerimin yoğun olduğu bi zaman bu kız gelip annesini ariycanı söyleyerek telefonumu istedi. Verdim bende. Kız telefonu alıp aradı yalnız ararken gülüyodu. Çaldırıp kapatmış annesi geri aradı. Kız bak aşkın arıyo diye telefonu bana geri verdi. Suratımın girdiği renk sayısı sanırsam 5 falandı (korkudan beyaz, heyecandan yeşil, utançtan kırmızı, hayal kırıklığından mor, pişmanlıktan sarı) neyse aldım telefonu açtım. Efendim dedim annesi beni aradınız dedi. Bi saniye diyip telefonu kıza verdim ve oradan yaya olarak kaçmaya başladım. Meğersem kızımız telefonunu o gün isteyen annesine vermiş. Kendi telefonunu arıyomuş. Bi hafta boyunca kimseyle konuşmadım. Neden??? Çünkü kıza aşık olduğumu ben söyleyebilirdim...