insanlar dünyada ilk ortaya çıktıklarından itibaren anlamlandıramadıkları şeylere çok büyük anlamlar vermişler, çünkü kendilerini ilk zamanlarda doğanın güçlerine karşı zayıf hissetmişlerdir. mesela gündüz onları ısıtan güneşe tapmışlardır.
ancak zamanla alet kullanmayı öğrenen, doğaya hakim olan insan kendi emeğinin efendisi olduğunu görmeye başlamış ve bilgi birikimini bilimin gelişmesi yönünde kullanmıştır. mesela bakırı eriterek madeni işlemeye başlamıştır veya toprağı işlemek için takvimi kullanmıştır.
falan filan...
yıllar içinde bilgi birikimi artan insanlar ise tanrıyı ve hayatın anlamını sorguyu başlamıştır. hayata bir anlam katmak için insanlar dini, içlerinde bir yerde bulunan ölüm kaygısına karşı bir kalkan olarak kullanmışlardır, kullanmaktadırlar. mesela ölüm sonrası hayat inancı bir çok insan için ölüme karşı önemli bir savunmadır.
önemli olan tanrının nasıl yaratıldığı değil, nasıl algılandığıdır. din her zaman bir çok insanın içindeki en büyük korkuyu bastıran bir kalkan olarak kendini devam ettirecektir. geçmiş yıllarda bu zeus idi, bugün ise tek tanrı inancı.
kapitalizm içinse insan tanrıyı yarattı, o da bugün dolar oldu.
islam dininin -her ne kadar ülkemizde bazıları tarafından yozlaştırılsa da- daha çok eşitliği ve adaleti vurgulamasını ben kendi açımdan türkiye için bir şans olarak görmekteyim. bunu popülizm olarak görmemekte fayda var, çünkü insanlara rağmen bir şey yapılmaz, yapılamaz.
din, onurlu müslümanların her zaman hayatlarına bir anlam veren bir olgu olmaya devam edecektir, çünkü insanların içindeki ölüm korkusunu veya hayata anlam katma dürtüsünü söküp atamayız. (dini kullanarak insanları soyanlara onurlu müslüman diyemeyeceğim.)