beşiktaş'ın iyi oynamadan kazandığı karşılaşmadır.
maç öncesinde hakem hakkında olumsuz düşüncelerim vardı, bülent yıldırım sonuca etki edecek hata yapmamasına rağmen tarafımca asla beğenilmeyen ve beğenilmeyecek bir hakemdir. nobre'nin baldırına gelen tekmeye kartın çıkmaması, benzer posizyonlarda hacettepeli oyunculara kart çıkmamasına rağmen zapo'ya basit kart çıkması ilginçti. neyse bu kadar çatlak su kaçırmaz diyoruz. maçı katletmeyerek yüzümü kara çıkardı(!) geçen sene inönü'deki trabzonspor maçından önce de yazmıştım hakkında o maçta sağ olsun(!) yüzümü kara çıkarmamıştı(!).
maça gelince, ilk 20 dakika beşiktaş çok sağlam top oynadı ernst'in topunun direkten dönmesi ve ilk 2 gol de bu dakikaya kadar oldu zaten. ernst'in muhteşem topu direkten döndü, nobre vuramadı takım istekliydi, dahası ikinci yarıdaki maçlardaki performansının aksine delgado istekliydi hatta sergen yalçın'ın "halı saha topçusu" benzetmesini sonuna kadar haklı çıkarıyordu bu "halı saha" stadta. çalım atmalar, koşmalar falan delgado için olumlu görüş oluşmasına neden oldu, gol de zaten böyle halı sahalarda attığımız goller gibiydi, ardından bobo'nun nobre'ye asisti vardı. takım iyi yükleniyordu ta ki, 20. dakikaya kadar. öyle olmaz bir pozisyondan gol geldi ki, takım bir anda durdu. o dakikadan sonra sahada hacettepe beşiktaş'ı "takım" statüsünden çıkardı. özellikle kendi atak yönlerine göre sol kanattan her geldikleri pozisyonu ceza sahası içine ortaladılar, ekrem dağ kanadından gelen her topta hata yaptı. ilk yarının son dakikasındaki hakan'ın mükemmel çıkardığı top maçın kader anıydı.
mustafa denizli, 4-4-2 bir sistemde ekrem dağ defansın sağında, torman-zapo tandemde delinho defansın sağında oynuyordu. tello ayağının tersine sağda, delgado da ayağının tersine solda oynarken sivok ve ernst göbekteydi. tello ve delgado sahada olmasına rağmen takım aslında "10 numarasız" bir sistemdeydi. ayaklarının tersinde kanatlarda olmalarının sebebi de denizli'nin düşüncesine göre atak yapılırken kaleye şut atmaları böylece daha rahat gol vuruşu yapabilmeleri düşüncesiydi ona göre takım bir anda 4 forvetli bir hale bürünebilirdi. 20. dakikadan sonra koşmayan bir delgado ortaya çıkınca, sivok saklanınca, ekrem dağ her pozisyonda rakibe geçit verince, zapo sık sık pozisyon hatası yapınca rakibin baskısı bunalttı. mustafa denizli ise ilk yarıda 25 dakika boyunca seyretti! kendisinden oyuncu değişikliği beklemedik ama sivok'u zapo'nun yanına çekersin, toraman'ı defansın sağına getirirsin, ekrem'i sağ açığa alır tello'yu sağ içte oynatırsın. tello koşan adam olduğundan ernst delgado yanındayken düştüğü yorgun duruma düşmez. ama izledi, 2. yarının başında ise, delinho'yu oyundan alıp, akasyan ekrem'i defansın soluna aldı. serdar kurtuluş sağ tarafın yeni sahibiydi.
hacettepeli futbolcular ikinci yarıda bu defa atak yönlerine göre sağ taraftan saldırdılar malum ekrem beşiktaş'ın solundaydı artık ve yine başarılı oldular, mustafa denizli'nin ilginç değişikliği kanserli bölümün hacettepe'nin sol kanat oyuncuları değil, ekrem dağ olduğunu net olarak ortaya koydu. beşiktaş hiç ummadığı bir anda hacettepeli bir defans oyuncusu ve kaleci recep ortaklığından 3. golü bobo ile buldu. golden sonra da beşiktaş'ın orta saha kopukluğu ve defansif anlamdaki zayıflığı yürkleri hoplattı. 87. dakikadaki yine ekrem dağ'ın kanadından gelen atakla hacettepe 2. golü buldu. uzatmalardaki serbest vuruş ise geçen haftaki ibb maçında yenilen golü akla getirdi ve tedirgin etti. son saniyelerdeki tello'nun müthiş koşusu ve kaçırdığı pozisyon ise bizlere "hadi be" dedirtti.
sonuç olarak beşiktaş iyi oynamadığı bir maçı kazandı. hacettepe açısından ise ligde kalmak mucizenin ötesindeki topraklarda artık.
futbolcular ile tek tek ilgilenirsek;
hakan; maçın en iyi oyuncularındandı, ilk yarının son anlarında çıkardığı şut ile belki de maçın kaybedilmesine sebep olabilecek bir moral çöküşünü engelledi. 2-0 öne geçip soyunma odasını 2-2 gitmek ağır yük olurdu.
ekrem dağ; takımın en kötüsüydü. rakibini karşıladığı -karşılayamadığı- bütün ataklarda çalım yedi. ilk yarıdaki yenilen bütün ataklar kanadından geldi, ikinci yarıda sola geçti kanat değiştirmesine rağmen kötü performansını sürdürdü. 90 dakika tahammül edildi.
toraman; iyi performanslar sergilediği sağ kanattan bu maçta tandeme geldi, yerinde müdahalelerde bulunmaya gayret etti.
zapo; iyi değildi. vasattı, ilk geldiği zamanlarki performansı sergileyemiyor ne zamandır, yedek kalmak da iyice hamlaştırmış, formayı sırtına geçirmişken bir daha bırakmaması kendi faydasına.
delinho; iyiydi, ligin ikinci yarısı ile beraber müthiş performanslar sergiliyor. önceki maçların aksine çok küçük bir performans düşüklüğü vardı ama bu ufak düşüş çok da önemli değildi, normal karşılandı.
tello; asistini yaptı, orta sahada koşan adamdı, sahada basmadık yer bırakmadı eski performansına kavuşmasını takdirle karşılıyoruz.
ernst; yine iyiydi alman. sivok'un form düşüklüğü etkiledi, yine kesti, yine atak başlattı, seviyoruz kendisini.
sivok; kötü günündeydi, cisse'ye her maç söverdik ama "cisse mi, sivok mu?" sorusuna cevap verilemiyor bu performansından sonra. savruktu. yerinde müdahaleleri vardı ama "iyi sivok" değildi maçta.
delgado; takım golü yiyene kadar iyiydi. halı saha topçusu olması sebebiyle kendisine uygun sahayı da bulmuştu, golünü attı ama 20. dakikadan sonra ne mücadele etti, ne dikine pas attı. yan ve geri pasları öldürüyor bizi.
bobo; nobre'nin yükünü paylaşması ve attırdığı ikinci golle iyi görüntü verdi daha hızlı olması lazım biz beşiktaşlıların hızı konusundaki "götünü kaldıramıyo abi" düşüncesi hala mevcut.
nobre; yine mücadele etti gerçek kaptan. sakatlığına rağmen iyiydi, golünü de çaktı. tek temennimiz sarı kartı haftaya da görmeyip sivas maçı için cezalı duruma düşmemesi.
serdar kurtuluş; oyuna 2. yarıda dahil oldu, antalyaspor maçındaki kanser eden, küfrettiren, savruk ve dağinık futbolunu toparlamış.
cisse; taze kan olarak girdi kötü denilemez tıpkı iyi denilemediği gibi.
yusuf; koşması ve yorulması lazım, durarak ara pas atma devri geçti yusuf.
mustafa denizli; ilginç tercihlerde. antalyaspor maçında serdar kurtuluş akla zarar işler yaptı 90 dakika tahammül etti, bu maçta ekrem akla zarar işler yaptı bu maçta da ona tahammül etti. geniş ve birden fazla yerde kullanabildiği çok adam var kadrosunda ama tercihlerin en kötüsünü tercih ediyor. 30 dakikada direktif verse sivok tandeme, toraman defansın sağına, ekrem sağ açığa, tello sağ içe gelse takım rahatlayacak savunma yönünden ama bekliyor 2. yarıda da aksayan adamı değil, oynayan adamı oyunda alıyor. maçı zorla zora sokuyor ama ilginç şekilde 26. hafta kehaneti yolundan sapmadan ilerliyor. 25. hafta sivas'ta sivasspor'u mağlup ederse takım liderlik koltuğuna oturuyor.
kötü oynadığımız maçta 3 puan aldık, mutluyuz, şampiyonluk yolunda keskin virajlardan birini atlattık.
19 mayıs stadı'nı inönü'ye çeviren beşiktaşlılar ise alkışlamamak elde değildi.
son olarak;
bu sene şampiyon görelim sizi
ölmeden mezara koymayın bizi
korkutmaz bizleri musalla taşı
ölümüne seviyoruz biz beşiktaş'ı