"camilerin sosyal yönünün eksik kalması" şeklinde düzeltilebilecek başlık. böyle olması durumunda da, "evet, güzel bir tespit" diyebileceğim durum.
peygamber efendimiz zamanında, camilerin işlevi, günümüzdekine göre çok farklıymış. cami kelimesi, bilindiği üzere "cem" kökünden gelir. düz türkçe çevirisiyle "toplanılan yer" yani... o zamanlarda müslümanlar, şimdiki gibi sadece namazını kılıp, selamsız sabahsız çekip evine gitmezlermiş. cami, insanların ibadetleri vesilesiyle toplandıkları, birbirleriyle sohbet edip, hallerini hatırlarını sordukları birer "sosyalleşme" mekanıymış aynı zamanda.
şimdiye döndüğümüzde ise, insanların kafasındaki cami algısı, "imamın önderliğinde namaz kılınan, bu sayede daha çok sevap kazanılan yer"den öteye gitmiyor maalesef. şimdi duralım ve düşünelim. evet, cemaatle namaz kılmak daha güzeldir, daha sevaptır. peki neden? belki de Allah, camilerde kılınan namaz vesilesiyle,kullarından yeni kimselerle tanışmalarını, birbirleriyle iletişim kurmalarını, aralarındaki sevgiyi, sohbeti, selamı daim kılmalarını; bu sayede de toplumun daha yaşanılabilir, huzurlu kılmalarını istiyor. belki de fazladan olan sevap, caminin taşıması gereken bu misyonadır. "camide namazımı da kıldım, oh, içim rahat" Allah kabul etsin sevgili kardeşim. etsin etmesine de, camiye gidip gelirken, kafanı kaldırıp da kaç kişiye selam verdin, kaç kişiye gülümsedin. camideki eşinin dostunun hatırını sordun mu? bir derdi varsa paylaştın mı? ya umduğun "fazladan sevap" sadece bunaysa? bunu allah bilir tabi. bizler de cahiliz bu konularda maalesef, ben de dahil. araştırıp öğrenmiyoruz.
gelelim önerilere: camilerde "çay ocağı" gibi bir yer olabilir mesela. bütün camilerin avlusu güzelleştirilir, şadırvanın etrafına birkaç tane fazladan bank ya da tabure, her neyse, konulabilir. bu sayede insanların namazdan önce ya da sonra, çayını kahvesini yudumlarken birbirleriyle sohbet etmesi özendirilebilir. koca bir caminin avlusunda, çınarların gölgesinde mesela, çayınızı yudumluyorsunuz. yanınızda bir dostunuz tatlı tatlı sohbet ediyorsunuz. ne dersiniz, fena mı olur?