bazı insanlar vardır ya, içlerinde hep büyük bir istek taşırlar, hep çabalarlar ama bir türlü olmaz. ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar çabaları sonuca ulaşamayınca da sevilmezler bir türlü.
işte sabri bordeaux maçında o golü attığı an aklımdan bunlar geçti. kewell atsaydı da çok sevinirdim, baros atsaydı da çok sevinirdim. ama sabri o golü atınca hissettiklerim daha farklı oldu. bir türlü istediklerini başaramamış, orta yapmayı öğrenememiş, her çektiği şutu dağlara taşlara yollamış, taraftara saç baş yoldurmuş bir adamın, bir maçın son dakikasında, hem de uefa kupasında bir turun son dakikasında, ölüm kalım maçındaki takımının tamam mı devam mı anında, en çok da artık sözün bittiği noktada, önüne düşen top sonucunda kendi kaderine çektiği şuttu o belki de. işte o anda, o pozisyonda, o topun sabrinin önüne düşmesi tesadüf değildi bu yüzden.
işte o yüzden bu sevinç anlatılmazdı, hala da anlatılamıyor.