bu konuda kimlik (kadın/erkek) değil kişilik önemli. nitelik değil nicelik (çalışıp çalışmadığından ziyade nasıl çalıştığı) önemli. Atatürk'ün dediği gibi: "ben sporcunun zeki çevik ve ahlaklı olanını severim" ahlaksız olarak çalışıyorsa bırak kadını erkek de kötüdür bu durumda. kadını toplumun içinden soyutlayamaz kimse. kadının toplumda hakettiği değeri vermek ve bu konuda kadının hakkını teslim etmek zorundasınız. bu da onun hakkına hukukuna ahlakına zarar vermemekten geçer. bu da sadece kadının kendini koruyup kollaması ile gerçekleşmez. asıl bu erkeğin görevi. hemde devletin de. peki piyasada durum böylemi? esas mesele burada..
öyle işverenler var, şerefsiz ahlaksız haysiyetsiz herif, evli barklı bayan elemanıyla düşüp kalkıyor pezevenk. bütün esnafın haberi var. şimdi böyle namussuz bir herifin yanında tertemiz bir aile kadınının çalışması elbetteki uygun değil. ona göre davranmak zorundasın. herkes melaike değil. toplumun içi orospu çocuğu dolu. maalesef. dikkat etmek zorundasın. kadın her önüne gelen yerde çalışamaz. çünkü denetim yok, başı boşluk alabildiğince serbest piyasada. yanında çalıştırdığı bayanlara ganimet gözüyle bakan ahlaksız erkek dolu bu ülkede. var bu var..bu piyasanın içindeyiz..
yoksa mesele kadının çalışması değil. tabiki kadın çalışmalı. hizmet imalat ticaret her yerde kadın var olmalı. ama bunu kendi ilahi fıtratı olan eş anne hanım olma kaabiliyetinin önüne geçirmeden. yoksa kendine haksızlık etmiş olur. yoksa ilahi makro planda cenabı hakkın kendisine yüklediği o kutsal misyonu yerine getiremeden, o Ulvi duyguları yaşayamadan o tadı almadan dünyadan göçüp gitmemeli. kadın olmanın hakkını vermeli. evet..
