siyasiler "edebi" konuşmaları yapmada mahirdirler ve bu hitabet sayesinde kitleleri peşinden sürüklerler. özellikle Türkiye'de de değil bu tüm dünyada ve geçmiş zamanlardan beri bu bir realite..gerekirse sinemayı da kullanırlar..hitabeti güçlü olsun yeterki.. Türkiye'de ise herkes insanların matematiğinin zayıf olduğunu zanneder. haklıdırlar da ama eksiktirler. bunun yanında çoğunun edebiyatı da zayıftır ve söylenilen cümlelerin içeriğini anlamazlar.. peki bu kimin işine gelir?? güzel soru..
bu deyim haline gelen tamlamanın kökeninde ise Türk sinemasındaki şu replik yer alıyor: "bir zamanlar kapınızdan kovduğunuz fakir ama onurlu bir genç vardi. hatırladınız mı onu?" fakat o filmde evvelden fakir olan, çalıştığı veya dahil olduğu yerden kovulan gencin çalışarak zengin olması hikayesini anlatır film. üstelik sözü söyleyen siyasi biri değildir ve karşısındaki zengin kimse de değildir. fakir kişinin bizzat kendisidir bu sözü söyleyen. burada esas vurgulanan şey ise fakirlik yada zenginlik değil, çalışkanlık ve onurdur. gurur değil. gurur farklı bir mevzu.
o halde bir takım siyasi saiklerle bunu bazı siyasilerin kullanması meselenin mecraından çıkartılmasından başka bir şey değildir.. yoksa tembellik ve onursuz yaşamdır kötü olan. fakirlik ve zenginlik, çalışma ve Onur değil..
"siz fakir ve onurlu insanlarsınız sabredin" söylemine gelince: yeri gelmişken taşı gediğine koymamak olmaz. hakkında sürüyle yolsuzluk dosyası olup yargılanma korkusuyla bir partiden diğer bir partiye uzun atlama yapan bir belediye başkanı olacağına, git pazarda onurunla limon sat daha iyi. kötü ahlaksız olan siyaset değil, siyasetçiler kötü olan. a partisi b partisi de değil o halde esas mesele. kime nasıl tepki versin ki halk? biri muhalefet lideri bir parti diğeri iktidar. al birini vur ötekine. çünkü ikisi de örtbas. tıpkı kötü olan fakirler ve zenginler değil temasındaki gibi. kavram karmaşası insanları şaşırtmamalı. evet..
